o-yâre yâr olanın yârânıdır o.
üşenmedim sordum düşündüm durdum
yârdan daha âlâ cennet yok imiş geçtim köprülerden yönümü kurdum yârsız gezenlere cihet yok imiş dosta selâm verdim dost sitem etti kırdı kanadımı bir yetim etti derdimi demeyi nâmahrem etti mahremin körüne zahmet yok imiş cefâyı çekende vefâyı yordum lâl olmuş lisânı onlarda gördüm daha anlamadan künhüne erdim bu başa konacak devlet yok imiş dinsizde imanı imanda kalbi bildim kimin ortak olduğu sulbü kan kusan dürtünün yalanmış celbi gözyaşından evlâ nispet yok imiş hesaba katılmaz kadar küçükken alimlerin hesabından büyükken yerde gökte sürüp giden kadükken anladım kalemde rüşvet yok imiş nihayette tekrar ettim kendimi alamadım yine sırdan fendimi tespihe işledim ama andımı vermeden alınan senet yok imiş şaştım yoldaş oldum deli veliye güle güle gittim vesveseliye doğu batı kuzey ve güneyliye nefes aldırmadan râhmet yok imiş kâr etmedi güle duyduğum sevgi üstüne bülbülden işittim sövgü künhün içinde kün acayip övgü âzâde olmadan sohbet yok imiş dünyevî’ye söylenecek söz bitti ne secdedir dua sözde köz bitti tekbir dedim doksan dokuz yüz bitti sanma yârdan bana ahmet yok imiş yâre yâr olanın yârânıdır o. |