YorDinlersen yorulursun Okursan yorulursun Seyredersen yorulursun Düşünürsen yorulursun Konuşursan yorulursun Susarsan; yorgunluk ne ki, Buzdolabı fazla hoyurduyor Keselim sesini Ağaçları budar gibi yıldızları budayalım Açılsın ferahlasın biraz sema Olacağın peşinden herkes koşar ya Olmayacak hayaller peşinde koşalım Lakin Tanrı olamadıktan sonra Ne işe yarar yaşamak Tanrı olsak bile Patlarız herhalde suskunluktan Belki de bu yüzden kendisi çıkmıyor karşımıza Bilinmezlik delirtir insanı Bilinen tat vermez huzur vermez sonsuzluk vermez Aşkın sevginin tarifini bulamadım Ölüp gideceğim yine bulamayacağımdan korkarım Korkmak ne ki; Küçük bir nasıra geçmiyor sözüm Küçük bir sivilce işkence ediyor durmadan Bir kıl bile taşıyamaz haldeyken Şu alemi hamur yoğurur gibi yeniden yoğurmak istiyorum. Mümkünatı yok elbette Bu çağı taşımanın mümkünatı kaç yıl sürer daha, bilemiyorum. Bilsem deryalardaki bütün balıkların akıbetini Bilsem ormanlardaki her yaprağın macerasını Tüm hayvanları öğrensem Tüm atom altı parçacıklar bana amade olsa Şu dünyaya tek ben sultam olsam, peygamber olsam, şah olsam Tüm istediklerimi istediğim an yapabilme gücüm olsa Yine de huzura erişemem artık Ne gidiyorum ne geliyorum Ne uçuyorum ne coşuyorum Sadece bekliyorum Bekliyorum Bekliyorum Neyi nasıl bekliyorum bilmiyorum Belki senin de düşündüğünü bekliyorum Ben kendimi bekliyor gibi bekliyorum Gerçek ne ki, Hayal ne ki, ... . . . ... En sevenlerinize emanet Y. |