APANSIZ GİDİŞ
“vazgeçen bir dosta”
“Geceydi Bir rüzgârın hışmına uğradım Ruhum tutunamadı korkuluklara” Birkaç anıyla yakışmayacak asla Göğüs kafesime serseri boşluğun Bir dostu apansız kırıştırıp atıyorsun gibi Ve gazeteler seni üçüncü sayfalara bile yazmıyor Çünkü habersiz ve mağrur gidiyorsun Veda etmeden ve üç ayları beklemeden Baykuşlar bile duymaz sükutun çığlığını Melankoli ve siyah kediler moda oldu Sanatsal bir obje gibi alkışlanır artık Boğaza düğümlenmiş hırçın kementler Kimse umursamaz kimsenin yalnızlığını Şehirde martılar gibidir herkes Ama yine de niye? Yaşamaya daha fazla da olsa Ölüm de muteber bir seçenektir Tokat gibidir gerçeğin pörsüttüğü yüzün Cehennemi bedel bilen ağızlara Yine de bilmiyorlar En insaflısı bile deliliğine yoracak yaşama küstüğünü Bazen yücelirken yük olur ruhumuz Ve hiçbir tat yetmiyor sarraf damağımıza Tamam, bilmiyorlar; ama niye? Nice güzel yağmurlar yağdı şehre Banklar hep boş durup fark edilmeyi bekledi Bulantılar dirilmek istedi bir çift diri gözde Ne var ki vazgeçtin acıyı bir daha bir daha ufalamaktan Yalnızlığı bile terk ettin cömertçe Ey en olgun bakışı insanoğlunun Hatırlanır her şey her doğal duruş hatırlanır Yalnızların ölümü başka bir yalnızlık doğurur Reva mı ne güzel paylaşıyorduk Ve sen Boğaziçi Köprüsü Denize aykırı, ölüme davetkâr En yalnızların son kurgusu Oysa kalabalıkları taşımaktan yüksünmüyorsun Kolay olgunlaşmıyorken gerçek insanlar Nasıl ittin bir başarıyı daha karanlığa? |
hayat bu, ağlatır ve hüzünlendirir işte biri bizden eksilince..