MARDİN
Başında güvercinler dolanır
Göğsünde nice ruhlar Bir bakıştık mı başlar masallar Bir gül kokusuyla birlikte Evvel zaman içindedir sokaklar Üç elma düşmüştür gökten El emeği göz nuru işlemiştir Kalplere fısıldar incecik taşlar Ve Şahmeran’dan miras kalmıştır Kalpten kalbe dolaşır aşklar Bir bakıştık mı başlar masallar Binlerce yılın vasiyetidir En çok dillerin takas edildiği çarşılardan İşlemeli yumurtaları, çörekleri Bin yıl hatırı kalmış mırraları Besmeleli etleri ve kardeşliği İnsanın insana ikram ettiği Daracık sokaklardan geçtik Birleştik bitişik avlularda Ey kalpleri büyüten mana Ey kalplerin büyüttüğü şehir Bu kutsal döngü senindir Mardin, gönencimiz ki: Geceleri tahtlarında, semadan İnecek bir şeyler bekler gibi uzananlar Damlardan hiç boş inmediler Ruhlarına bile sezdirmeden Kalplere ulu bir şeyler yağar Ve fazlalıklar alınır uykularda Ancak tan ağarınca anlaşılır Kalplerinden kovulan siyah lekeler Çiftçi tarlasına, esnaf işine giderken Selamlar borç gibi hiç unutulmaz Güneşe durmuş çivit mavisi tavuslar Nazar boncuklarını ufka asarlar Ve akşam huzurla döner evlere Büyülü bir deniz çıkar ovadan Bir yerlerde reyhani çalınır Çan kulelerinden, minarelerden Coşkuyla havalanır güvercinler Dolanırlar semada ve içimizde Artık yeis kalmaz kalbimizde Umut tazeleyen düşler senindir Gönül ki mukaddes bir şehirdir İçinde her sesin bir barınak bulduğu El eli kavramış, el elde durulmuş Sımsıcak eller taştan incelikler doğurtmuş Eller böyle işleyince rahmet yağar dünyaya Buna bereket derler Mezopotamya’da Başaklar ki cömert, salkımlar göz alıcı Çünkü taş taş üstüne, kalp kalp üstüne Harcı barış olan ey kadim şehir Sen ki herkesin şefkatli anası Ve sen ki en sevdiğim kucağın huzur Yahya OĞUZ |