JANUS’UN SÖYLENMEMİŞ ŞİİRİ
Ey asil Roma, ey yakılmış kentin halkı
Beni küllerin şahidi olarak mı diktiniz Bir tanrıysam, nasıl olur da sesim yok İki yüzüm de ruhsuz duvarda sancılı Gelirdiniz, örttüğünüz acıları ufalarak izlerdim Ayrılırken biriktireceğiniz ağrıları da sezerdim Gülerdiniz de ne kadar sevinirdim Ben Janus, sesim kalbinizin yankısı Çok uzatırdınız uzamda hafif sözleri Ama hep susardınız konuşulacak şeyleri Ölüler gibi dalgındınız da beni kutsadınız Bana sunaklarda adaklar yaktınız Ne kadar susacaktım bilmezdiniz Beni çaresizliğinize bir avuntu olarak mı diktiniz Ben Janus Bir heykeltıraş ve bir söylenceden doğma Üşüyen kentlerin sözde Ocağı Ellerim duvar, gövdem sokulduğunuz boşluk Yüreğinizde boğazlayamadığım kahırlar Hep susardım, bir güceniklik sanırdınız Toprağın kana doymasını beklerdim esenlik için Sonra bağırmak isterdim kentler yıkılırken Ey rüzgâr yetiş, bana biraz ses ver Dilsizlere ve sağırlara yarayacak bir nefir Ey yağmurlar inin, ağlamam gerek Dilsiz bir tanrıyı o şeyler umursamazdı Ben güzel olasılıkların tanrısını beklerdim Beni bir bekleyiş olarak mı diktiniz Ben Janus, çıkmazların iki yüzlü tanrısı Sesim bir yankı, ellerim düşük olasılıklar Ey asil Roma, ey yakılmış kentin halkı Beni neden aczden ve mermerden yarattınız |