GECENİN FERYADI
Gecenin bir yarısında
Gök gürledi şimşekler çaktı Ortalığı anlığına aydınlatan mavi ışıklar Uyumağa fırsat bulamayan gecenin Soluğunu kesen fırtınalar Ve de fırtınalara eşlik eden Esip savuran yağmurlar Sanki tufan gününü hatırlatıyorlar. Yağmurun dövdüğü savunmasız dallar, Acılar içinde çırpınıp salınıyorlar. Kim, hangi insan görür ve duyar Mevsimini şaşırmış titrek gülün figanını, Bu insan çoğu kez kaygısız, derbeder, umarsız, Başlarına geleceklerden habersiz, Boğulur gibi ses veren hep horultulu uykularındalar. Kuytuluklarda gözyaşı dökenler varmış; Açlıktan ağlayıp uyuyamayan nice bebekler, Tarifsiz acılar içinde kalan anneler, Ne fırtınaların, ne de sağır gecenin sesini duymazmış. Aralıksız çakan mavi ışıklı şimşekler Niçin bu denli hırslı, böylesine öfkeliler? Ders verircesine hep gerçeği yansıtıyorlar Nereden, ne zaman fışkıracağı bilinmeyen yıldırımlar Gerçeğin doğal yüzünü anlatamadılar bencil insana, O insan ki, yaşamı boyunca hep derin uykularda. Nereye düşeceğini bilemeyen damlalar sevda vurgunlarına nazire olsun diye, camlara hep camlara saldırdılar!... Gecenin hüzünlü hasret şarkıları gibi Tek başlarına öylece, camlarda donup kaldılar. Böyle zamanlar da duyulur Ah çekip inleyen, “tutun ellerimden” “kurtarın beni” diye yalvaranlar Onlar ki, pek çoğu sevda vurgunu yemiş…. Devinmekten yorulmuş bitap düşmüş insanlar. Hep hüzünlüdür böyle gecelerin tılsımı Fısıldamak bile zor gelir sevda-zenlere Gece uykularını bedavaya satan uyur – gezerler “Sevdamı ver bana ey hoyrat gece” deseler de, Hep meçhule giden hoyrat geceleri tüketirler. KEMAL POLAT 10 Eylül 2014 |
Gecenin bir yarısında
Gök gürledi şimşekler çaktı
Ortalığı anlığına aydınlatan mavi ışıklar
Uyumağa fırsat bulamayan gecenin
Soluğunu kesen fırtınalar
Ve de fırtınalara eşlik eden
Esip savuran yağmurlar
Sanki tufan gününü hatırlatıyorlar.
Yağmurun dövdüğü savunmasız dallar,
Acılar içinde çırpınıp salınıyorlar.
Kim, hangi insan görür ve duyar
Mevsimini şaşırmış titrek gülün figanını,
Bu insan çoğu kez kaygısız, derbeder, umarsız,
Başlarına geleceklerden habersiz,
Boğulur gibi ses veren hep horultulu uykularındalar.
Kuytuluklarda gözyaşı dökenler varmış;
Açlıktan ağlayıp uyuyamayan nice bebekler,
Tarifsiz acılar içinde kalan anneler,
Ne fırtınaların, ne de sağır gecenin sesini duymazmış.
Aralıksız çakan mavi ışıklı şimşekler
Niçin bu denli hırslı, böylesine öfkeliler?
Ders verircesine hep gerçeği yansıtıyorlar
Nereden, ne zaman fışkıracağı bilinmeyen yıldırımlar
Gerçeğin doğal yüzünü anlatamadılar bencil insana,
O insan ki, yaşamı boyunca hep derin uykularda.
Nereye düşeceğini bilemeyen damlalar
sevda vurgunlarına nazire olsun diye,
camlara hep camlara saldırdılar!...
Gecenin hüzünlü hasret şarkıları gibi
Tek başlarına öylece, camlarda donup kaldılar.
Böyle zamanlar da duyulur
Ah çekip inleyen, “tutun ellerimden”
“kurtarın beni” diye yalvaranlar
Onlar ki, pek çoğu sevda vurgunu yemiş….
Devinmekten yorulmuş bitap düşmüş insanlar.
Hep hüzünlüdür böyle gecelerin tılsımı
Fısıldamak bile zor gelir sevda-zenlere
Gece uykularını bedavaya satan uyur – gezerler
“Sevdamı ver bana ey hoyrat gece” deseler de,
Hep meçhule giden hoyrat geceleri tüketirler.
KEMAL POLAT 10 Eylül 2014
.................................... Saygı ve selamlar...