GİDİŞİNE UMARSIZ SESLENİŞ
Sınır çizgisinde yine sabır
Değirmen taşı misali inlerken yüreğim Döner durur üzerimde bela çemberi “Yaz gününde temmuzda” Firarına apansız donup kaldım Üşüdüm iliklerime kadar, üşüdüm mevsim sanki zemheri Neler geçti bilmem aklından Ben geçerken bir hayal gibi gözlerinin ucundan Bilirim dönmezsin geri Durma benliğimi benden soyup da git Güneş ufuktan hüzünlü doğuyorken Yağmur yağıyorken sulu sepken yollara Gözümden süzülen mütevekkil yaş gibi Sahrada unutulmuş kadim bir efsane Kum denizinde girdap Unutulmuş bir kabristanda taş gibi Şarkılar söyleyerekten Yürekten gülümseyerek Ruhumu bir başına koyup ta git Ben, rüzgar deli dolu üzerinden estikçe Med cezirlerle örselenmiş Kusursuz bir bekleyişle kumsaldan silinmiş iz Sen martıların çığlık çığlığa uçuştuğu Dalga dalga, köpük köpük Yüreğinin elverdiğince mavi deniz Sal fırtınalarını kasırgalarını üzerime Yada gönder hafif bir meltem Yavaş yavaş dalgalarla sinemi oyup ta git Soluğum sıkışıp göğsüme, Sallanan bir mendille kolum kanadım düşerken Ben, yalçın dağların bir veda ile oklanmış kartalı Anlatılmaz bir vakıadır bu Ne kelimeler yeter söze, ne ömür vefa eder Ben kayıp çağların garip masalı Arındırsın seni düşündürsün biraz Avuç avuç,oluk oluk Gözünü gözyaşımla yuyup da git Kaç,dolu dizgin atlara binerek Terkinde suskun bakışlarımı götürürken Göçmen kuşlar ölsün bir bir saçaklarda Bu gidişin müsebbibi beni say Tarih tut takvim say ki Her gün can vereyim kör bıçaklarda Nefes nefes yudum yudum Mey misali Zehrini yüreğime yayıp da git Kırılan dallarım, toprağa küstü Benimki sevdaydı, dert, altı üstü Kalbini başına çal deyip de git Muhammed Mehmet GÜL |
dolu dizgin atların terkisinde
günlerim gitti
yalın ayak düşlerim peşinde
gölgemin içinden geçerek...
hocam sizin kadar güzel şiirler yazabilseydim dedim..
ama nerde....
kelam şair
kalem şair..
yok ötesi...
sonsuz saygımla....