Su 156- Özlem -Bir Zeytin Hikayesi
işdeee ben bu hengameler[1] arasında
fira ıldırım fızıynan gedip geliyon annacımdahı Özleme, özlemler içinde dönüp bi defacık bile bakamadan sadaca önümden yeyebiliyon o da guru-deri peyniri o mubarek de boğazımı file garakdırdı tas tas su içirtdirtdi.. bizim gız da Allah ne verdiyse tabağı zeytinyağıynan doldurmuş Alla(hı)n onarca(ğı) işde, niyeyse iri-yeşil bi eşşek zeytinini gözüme kesdirdim çatalınınan bir iki uğraşdım govaladım, bu sefte tamam deyon zeytin fırtıyo tabağın içinde bir-kaş tur attırdıkdan sonura zeytin pırtdı, bu sefte de tabakdan ziniye sıçradı içimden “-bu sefte tamam” .. “-hinci çatalı kesin zipledim” deyon narasın.. gene garavana bir iki hamle derkene sıkışdırdım bi köşeye “hinci gaşcak yerin galmadı gari” son bi atak daa ne ğezer, gardaş!! net(i)çe gene mafiş, gene p(f)iyasgo ya kayıyo bi yanna gediyo ya da patanaş yapan gamyon tekeri ğibi olduğu yerde fırıl fırıl dönüyo amma.. yağ gayganıdı, amma ne öyle olmasa pelvannar zeytinya(ğı) yerine haşgaşya(ğı) sürerier öyle de(ğil) mi ya da çatalın ucu kütüdü ne yalan söyleyen hinci valla orasını bilemecen, hala taha aklım ermez neyye zorda galan kedinin köpe(ğe) hışardığı[2] ğibi her seftesinde elimizden gaçırdık bi türlü galebe çalamadık yeşil zeytini yalınız benim asabım oldukcana bozuk bırak gülmeyi, çoluk-çocuk nefesini dutdu soluk almayı bile aklının ucundan geçirmeyo kimse emme bütün gözler benim çatalın ucunda hu çatal bi ziplense zeytin yakalansa da hu işgence bitse deye dova ediyollar belli nayeti biz gene elden gaçırdık yeşil zeytini senin Gara Dayı efendi iki barnağıynan dutdu benim yeşil zeytini önşe bana uzatdı alayın deye uzadınca elimki ekme(ği)nen adam yangından mal gaçırıyomuş gibi çevik bi hamleynen ağzına atdıı!! mehruh! gevişini gösdere-gösdere “-len gara yeğen bırak ..ına ğodumun hu fanteziliği yauu adam gibi elininen al ye hunu biz köylüyüz, o(ğ)lum gorkma kimse seni gınamaz zufrada iki gancık var deye hemi de ne demişler alışmadık gışda don durmaz” … “-bak zeytin höyle yenir sen gakmış Fıransız gaşşığıynan Alaman herzesi[3] yeyon fanteziliğin nüzümü yoğ epap! ben senin uruhunu bilirin uruhunu sen de o aselet yok! boşa debeleniyon bu gızlar sana varı(r) mı sanan senin “a(l)t tarafın anan sarımsaaak, boban sovan” sen daha dünkü bok, ne oldun da ne oluyon sen kiiim, çatalınan zeytin yemek kim a gapberif, senin aslın namıkör aynaya bak boyunu gör” daha bi sürrü bişiyler dedi de ben onun ne dediğini duyduğum mu var.. bi de yaka cebinden çıkarıp da ayna uzatmaz mı neyeyse.. alıp yere çarpa(sı)n ay oğlan emme bilemeyon irengim penbe miydi, mor muydu kül müydü, boz muydu, Özlem ordamıydı, ve hepsinden can alıcı nokdası halımı görüyomuydu ooff off öldüm, bittim mahf oldum terledim, eridim gahroldum Garanın gaflarından perişan oldum vel hasıl açcık da cehaletimin gurbanı oldum hinci hinci aklıma ğeliyo taha do(ğ)rusu her zeytin gördüğümde soluğum daşıyo, yüzüm gızarıyo da hakkatan yauu “çatalı ziplemek şart mıydı, yonusa hakkaten adamın dediği gibi iki gancık var diyemiydi” neyise de; bereket versin Özlem.. Özlem hemen devreye girdi dayısını bi! azarladı kii hem de nassı! “-dayıcığım zeytinyağının çok olduğundan herhalde çatalın ucu da kütelmiş olur böyle şeyler lütven uzatma” dedi görüyon mu bi asaleti biz olsak edemeyiz, gızımıza da müs’ade etmeyiz “bi gız gakacak da herkeşin içinde dayısına fırça gayacak ha!” ne de olsa okumuş gız.. hani ben de üzülecen ha köfte oldum köfte, keyf bin beş yüz o takide dedim ki “eveeett” “Özlem bana havas” sonura yerinden bi hışımınan gakıp “-gayfanız varısa ben bi gayfa içebilir miyim … [1] hengame: karışıklık, kargaşa [2] hışarmak: meydan okuma, kavgaya davet, kavga etmek, kavgaya zorlamak, [3] herze: b.., pislik, gereksiz söz ya da davranış |