On altı yaşındaki sevgilim gelecek meyhaneci, bir şarkı söyleyerek! Sıcak bir opus. Aç pencere kanatlarını ardına kadar, nakarat aralıklarında rüzgâr keman çalacak. Sevgilim saçlarından tel yapıp kemana yüreğimde akortlayacak…
On altı yaşındaki sevgilim gelecek meyhaneci, ve bir tek şarkı söyleyecek bu gece. O da benim için. İçinde, imkânsızlıklar, engeller olmayacak... Soğuk karanlıklarımdan bahsetmeyecek... İçimi karartmayacak. Beni üzmeyecek… Tüm notaları saçlarına tutturacağım tokalarla. Estikçe rüzgar, başım dizlerinde dinleyeceğim. Zaman duracak dizlerinde… Gözleri gözlerime dolunay koyacak. Güneş bir daha hiç doğmayacak. Mum ışığından umutlar aydınlatacak yüzümü.
On altı yaşındaki sevgilim gelecek meyhaneci, iki kişilik kur masamı! mahzen kokulu olsun şarap, aşk ve hüsün olsun mayası. bir adam bul getir, vereyim ne ise parasını; iki elini gözüne siper edip baksın pencerenin buğusundan, birbirlerine yakışıyorlar desin… hangi cehennemdeyse al getir kemancıyı, bizim için, gene o eski aşk şarkısını çalsın! eski ve tombul konsomatriste tembih et, sevgilimin yanında bana içki ısmarla yakışıklı diye sakın sırnaşmasın… bugün içkiler benden olsun en iyisi, herkes şerefime kadeh kaldırsın…
II.
On altı yaşındaki sevgilim gelecek meyhaneci, Bugün ben aşk içeceğim aşk şişedeki gibi durmayacak bir iki yudumda çarpacak sarhoş olacağım tamtam ritmindeki yürek atışlarım sefih efendisine totem dansı yapacak sarılacak belinden incecik usulca sıkacak sevgilim kollarını boynuma dolayacak başını göğsüme yaslayacak bacakları bacaklarıma dolanacak saçlarını koklayacağım ihtirassız öpeceğim dudaklarını küçücük öpücüklerle öylece sızacağım bu hülyadan hiç uyanmayacağım…
III.
hey! dünya âlem duysun duy, ey denizlerin tanrısı sen de duy aşk canavarı ve yüreksiz kabir ve ateşten hiçlik duyun; bana gençlik bana dinçlik veren yeni doğmuş bebe gibi tazeciğim körpeciğim gizemlim bal renklim çirkinim sevgilim gelecek tam da çiçek pasajı’nın önünde nostaljik tramvaydan inip öyle bir gelecek ki biliyorum sırnaşık hovardalarla başım gene belaya girecek öyle bir kızı ---öyle hoppa ve oynak, fırıldak, kaypak dönek ve civelek, yeltek, fingirdek ve şiveli, yelli, cilveli ,havai, hercai,serseri nazlı ve dalgacı fettan, kırıtkan, oyunbozan ve koket ve değişken tereddütlü, fırdöndü, ikiyüzlü sebatsız, istikrarsız ve kararsız serbest, gelgeç mütehavvil, mütereddit, kırcıktı öyle bir şuh ve çapkın kızı--- istiklal caddesi tarihinde ilk kez görecek…
IV.
sus be meyhaneci sus ben de biliyorum tenimin seğirmesinde tenimin kırışmasında gördüğün gibi güllerin de solduğunu ben bu yüzden acı çekiyorum zaten yirmi beşindeki yüreğim sevgiliye yaşlı bedenimi bu yüzden kurban ediyor platonik aşkların acı çekmekten başka bir işe yaramadığını ben de biliyorum ama sus söyleme bunu platonik aşkların ayıp olduğunu sakın söyleme bana söyleme ki şu yaşlı bedenim mevsimleri gülbahar sansın...
beni anlayamazsın sen meyhaneci bu yürek bu aşka totem gibi tapınmazsa yaşamaz dünyam kararır dünya başıma yıkılır dünya bana küser dünya ayaklarımı yüzünden keser toprak kabul etmez gökyüzü denizler ırmaklar kabul etmez kabul etse de kurtçuklar, yılanlar mezarımda yemeyi kabul etmez sorgu melekleri sorgulamayı kabul etmez ruhuma el fatiha okumaz kimse okusalar da Allah kabul etmez bırak yaşasın bu yürek bu aşkı gülbahar mevsiminde oyunbozanlık etme sus meyhaneci sus!...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
on altı yaşındaki sevgilim şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
on altı yaşındaki sevgilim şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.