BİRİ BİN PARA SEVDALARIN
O kadar soğuktu ki gece
Yazın ortasıydı hâlbuki Ne varsa derinden sızlatan Kâfir yalnızlığımın eşliğinde Yakan ince ince… Serenadı ayın, Dansı eşlik ederken O çapkın yıldızların. Körelmiş bir karanlıktı söz konusu Gündüz bile gitmiyordu O mistik gizemin kokusu. Neydi, kimdi kim bilir Sarnıcı o derin kuyunun Tükenmişliğin manası Sus pus ve kahrolmuş bir döngünün Süre gelen yobazlığı. Koyulmuş ne varsa Her ne ise ihtiva eden, Asil yüreğin canhıraş kuruntusu: Adı hasret, adı imkânsızlık Çepeçevre sarmış çoktan Buydu işte derinden sarsan. Üşengeç tutumu şu gönlün Riayet ederken ve hükmetmişken Adına kader denen. Sırra kadem basan o rüyalar Ruhu dört yandan kuşatan. Defalarca niyaz etmedim mi… Sayısız kere dilemedim mi… Tuttum vurdum kendimi yollara Sağa sola sora sora. Derviş ruhlu biraz Sevgi dendi mi Yersiz yurtsuz Ah, o düşler eren nihayete İstem dışı, sorgusuz sualsiz. Biri bin para sevdaların Hali harap gönülden sevenlerin Yine de en güzel armağanı Yaratan’ın. Kılıfına geçmiş onca yalan Kula kulluk eden onca insan Görüp göreceğim en dertli devran. |
Özlem Demirkaya &*.*&