Günahkâr Kaleler Arkasında Ölüm
Ben gözlerimle, sözlerimle şehir şehir gezindim
Güneşin unuttuğu sokaklarda defalarca kayboldum Karanlık tablolar; parlayan ateşler, yanan, yıkılan evler gördüm Ne geceyi tüketebildim, ne gündüzün acısını dindirebildim Barut kokulu bu gezegenin içinde şaşkına döndüm! Boğuldum, vazgeçtim çoğu zaman kendimden Utandım bu dünyanın, bu zulmün insanı olmaktan Karalar giydim, yasa büründüm, çaresizliğime isyan ettim Ölen her canla, kaybolan her düşle yıkıldım... Gördüklerimle, duyduklarımla savruldum Atılan silahlar, bombalanan binalarla onlarca kez vuruldum Binlerce tondaki çığlığa tanık oldum Çoluk-çocuk, yaşlı-genç demeden ölümü kucaklayan Zamansız yere düşen o masum canlar için toprağı öptüm O kirli, o kapkara beyinlere güneşimi ödünç verdim!.. Yetmedi aydınlığım o gözü dönmüşlere... Evet ben gözlerimle, sözlerimle yaralandım Yalnızlığı ve acıyı kendime siper ettim Başaramadım, kahroldum Pencere önlerinde devrilen saksıları Boyun büken çiçekleri, gencecik fidanları gördüm Kuşları gördüm havada vurulup Döne döne yaprak misali yere düşen kanatsız kuşları... Ben gözlerimle, sözlerimle dipsiz kuyulara indim Utanç perdesinin, ruhu, bedeninden arsızca, hayasızca Nasıl da ayırdığını gördüm Ve nefretime nefret ekledim, öfkemi göğe haykırdım!.. Canlı-cansız her şeyin yok oluşunu izledim Yerdekilerle, göktekilerle, karanlığın ve silah seslerinin İnsanı nasıl parçaladığını, güneşin nasıl kirlendiğini gördüm Dünyanın nasıl da acımasızca yırtıldığına tanık oldum! Sağırlaşan kulaklarda hâlâ silahların nasıl patlatıldığını Körleşen gözlerde hâlâ savaşların nasıl da hız kazandığını Akla ziyan çığlıklar arasındaki perişanlığın nasıl da büyüdüğünü gördüm... Kan kokan topraklarda ölüm üstüne ölüm yağdığını Yüzlerce canla yerin utançtan kıpkırmızı kesildiğini gördüm Ve gördüm ki; gökyüzü ağlıyor Mavi çehresindeki yıldızlar kapkara bir taş misali yere iniyor... Ben hâlâ gözlerimle, sözlerimle savaştayım Ben hâlâ ölü düşlerle, yakılan, yıkılan insanlarla ölümlerdeyim Dünyayı, dünyaya kırdıran zalimlerle Zulmün askerleriyle, savaşçılarıyla kavgadayım Nefretlerlerini günahkâr kaleler arkasına gizleyen acımasızlarla Aynı gezegendeyim ve utançdayım... Utanç da!.. Susturun, durdurun artık yanlış çarpan kalplerinizi, Gözden geçirin yeryüzünü kirleten dengelerinizi... Hainler! ..“Benim dengemi bozmayınız!..” Rukiye Çelik 26 temmuz 2014/ANKARA |