Su 115-Analı KızlıAnalı kızlı tırmanıp, dik bir yamacı helik[1] taşlar toplardık geçerken; keçi yolu[2] bir bayırı taş atardık, Analıkızlı’ya recmeder gibi taşlardık yapayalnız bir taş, [3] aşağıda dere kenarında yıllar yılı ağlamaklı, yalnız, hep kendi başına hüznüne ortak olamazdınız, diyemezdiniz taş ne de olsa yıllar yılı, o ıssız derede bir başına bebeğini sırtına sarınmış bir ana, tepeye arkası dönük, belden aşağısı yere gömülük utancından yüzünü saklıyor belki de kimi “-elinin hamırıynan, çocun altını temizlemiş de Allah da onu daş etmiş” vesaire, ve saire kimi “-tavığa hamır atmış” kimine göre de falancanın “-evini yarmış”[4] tepedeki yolculara arkası dönük, sırtı bebekli ana gencecik mahçup, küskün, kızgın öfkeli belki de üzerimize düşen cezalarını verirdik, taşlarımız onlara ulaşmasa bile; var gücümüzle fırlattığımız taşlar onlara ulaşmasın diye içimizden dua ederdik ama sanki taşlamak mecburiyetindeydik aklı sıra herkes kendince talkınını veriyordu, kendinden küçüklere hamur kutsaldır, pisliğe bulaştırılmaz, tavuğa atılmaz öğütülmeden tavuğa yem de un olunca, “-Allah taş eder” niye? hırsızlık edersen böyle sende taşlanırsın dediler de hiç kimse; “açmıydı, açıkmıydı” demedi hiç kimse, hiç kimse kimden çaldı ne çaldı; neden çaldı anlatmazdı [1] helik: el yarısı büyüklüğünde duvar yapılırken büyük taşların duruşunu ayarlamak için sıkıştırmaya, sıva yapılırken boşlukları doldurmaya yarar taşlar [2] keçiyolu :patika, çılga [3] Analıkızlı: Yazılıdere’nin aşağılarında, arkasına bebeğini almış kadın görünümlü kaya [4] ev yarmak : hırsızlık için birinin evine girmek |
çocuklukta öğretilmiş, eğlenceye dönüştürülmüş öfkeleri düşündüm
selametle...