seni seviyorumun içine bulaştırdığı zılgıt çağrışlı sesine binyıllık yalnızlığımı giydirerek turna kanatları tak dedi
...
çıkrığın eğirdiği zamana söz verdiğim gibi umudun deniziyle gelmek isterim geldiğim geride kalmış yolların her geçtiğim kavuşmasına bir bir asarak gözlerindeki sus bakışı çırılçıplak bir hasret doğurmasıyla dilimden sökerim çığlık katranlı bir merhabayı
dağ evlerinin duvarlarına tebeşirle resimler yapmış çocuklar ulaştığım vaktin biraz önce büyümüş gülümseyişiyle kocaman sarılırlar göğsümde sakladığım saçlarının dalgalarına bırakacağım balıklara
gecenin memelerine kapaklanmış aç karanlık aralıklı dağılmış köylerin ışıklarını gölgelerken sana bir adım daha yaklaştığım zaman dudaklarının kenarına yatıracağın gülüşünü düşlerim
rüzgar bileklerime dolanmış hiç bilmediğim küllerin üzerine basarak ardı sen olan közün rengini sayıklarım durmadan
tarlalara gömülmüş gün batımı yorgunlukları alır zihnimi ve sırtında bebeğiyle orak sallayan anaya acır sevdam ve başımın üstünde telefon telleri içinde bastırılmış unutkan sesler
çözülürüm o an çözülebildiğim kadar sana eğik dallarıyla ağaçlar susar gelişimde yapraklarında binbir telaş eylüller kurumuştur belki güzün ilk nöbet tutan günleri yağmur daha ıslağını sermemiştir toprağa gözlerimi alan uzağın pastırma yazıyla alnımda birikmiş sıcaklığını silerim rüzgarla çıkınımda bir kitap arası resmin ve yanıbaşına dağılmış haliyle umutlarım
tarihin ağarmış saçları önüme düşen yolun etrafına yayılmış ağır ağır uğulduyor bozkır yüzüme devriliyor bilmediğim haliyle kokun soluma kimliksiz bir derenin suları sağıma balta girmemiş medeniyet tutunmuş ve ayaklarımın altı sahipsiz bir toz bulutu gelişime is salan trenlerle selamlaşıyorum damar damar akıyor memleketin sevda şiirleri onlardan sana mektuplar getiriyorum duruyorsun birazdan aşacağım vaktin ardında elinde mavi kozalaklar ki dedim mavi kozalaklar) üzerine düşlediğim renkte bir karşılayış ve ardın boylu boyunca bir ozan ezgisinin derviş uykulu kayıp kenti
gelişim gökyüzüne dayadığım merdivene ilk adım aşktır kurdele bağlanmış dımdızlak dilek ağacına sarılışım ve senle bütün olmuş masalın eteklerine tutunuşum
...
sevda yeniden başlamanın üzerine sağılmış umuttur iki gözüm sımsıkı kapanmış perdelerin yırtılırcasına güne bakan sabaha açılışıdır sevda iki yalnızlığın kalabalık bir caddede hiçbir alışkanlığı ezberlemeden karşılaşmasıdır üşümüş serçelerin pencere pervazından sıcak bir duayla zikredilişidir hayata zamanı ertelenmiş sevdayla kandıramayız iki gözüm olanca düşlerle aşkın pütürlü duvarlarına yazmalıyız yaşanması gereken tüm yaşanacakları
ve tarihi silinmiş bir şarkıyı dilime ıslıklayarak gözlerinde yanan sobanın sıcaklığına geliyorum geliyorum daha doğmamış çocukların çığlığıyla koparak
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
YOL ÜZERİ SEVDA TOPLAMAK GİDECEĞİNE şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YOL ÜZERİ SEVDA TOPLAMAK GİDECEĞİNE şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
İnsan sevdadan umduğu herşeyi taş yolda düşürmüş gibi, kaldırıp üstünü silkelemek istiyor, yoluna koymak istiyor.. Mümkün kılınsın istiyor kavuşmalar.
Oysa sevda, kimsenin görmediği kalbimizi nasıl da bulup yaralıyor. Mübarek keskin nişancı!
Güzel şiirdi. Kutlarım.