AŞKIN DÜRÜST ZAMANIçocukların gülümseyişinde hatırla beni ... acım yok inan mayıs sabahları gizlenen özgürlüğüm gibisin ...... ..... hangi seviyorum akıntısı uğrar limana orta yerinde eskimişliğin ve yan yatmış hayaller kahvesinde hangi aşkın tanımı mektuba sığarak düşer gözlerindeki gece yarısına boş ver dediğim türkünün kan kaybeden yarasına ilişmeden gizlice özlemi suya bıkabilir belki ellerim sandığım tüm sanılar aşkına yüreğime kayan yıldız ağırlığıyla bağırabilirim gözlerinin prangasına ve içimden geçen gemilerin güvertesinden açarım sana martıların seslerinde uygun adım volta hayatı .... toparlanıyor balıkçı tekneleri birazdan demlenecek açık görüş zaman üst üste yığılacak balık ölüleri inkardan bulanık gözlerim durgun deniz feneri arayarak sabıkalı düşecek resminin sayfalarına birazdan acımtırak rüzgar aşkın elini tutarak eser limana ve senin kokun oturur karşımdaki kırık dökük ahşap boşluğa .... tütün ağaçları hışırtılı dumanlar savuruyor gezgin suların çatılarına baksam korkarım diyorum uysalca duran karşı kıyının yalnızlığına avuçlarımda biriken terin aşkına kaldırıp başımı düşüyorum gözlerle kokun ardın acıya paltoma sakladığım hayalin sımsıkı kavrıyor siyah kırgınlıklarımı ve usul usul karıştırıyor toprağa seviyorum dan önce bir tarihte aklı yitik bir delinin hikayesiyle sadece sevmenin ötesine demirliyorum seni .... dalgakıran saklandıkça mavi eflatun geceye duyumsadığım yosunların akıbeti geliyor usuma cebim de kalan bir kaç cümleyi sanık sandalyesine oturmayı göze alarak yosunların ezildiğine dair kazıyorum tahta masaya yeşil renklerinde hür oynaşmalar olsun istiyorum ve ıslak esaretlerinden bir şiir yazıp dönmeyecek vuslatlara yolluyorum ki senin esaretinde olmak güzel varsın harflerim tükensin ben sana en umulmadık sebepler biriktiriyorum sonu ecel olan gülümsemeli bitişlerde sevişmek derken dudaklarındaki çatlak renkle renksiz arzular alıyor bedenim yinede teninin tuzunu gizliyorum yitirdiğim senli düşlere olsun diyorum olsun aşkın kelime halinden farklı biliyorum seni dilimin kentinde duruyor söylemediklerim kuşlarla ağlaşıyor mektuplarım boş resimlere çiziyorum aklımdan seni pencere buğusuna açılıyor kayıklar gözlerinin yelkenlerinde karşılıyor yel beni konuştuğum hava su ateş toprak oluyor aşk ben hiç sorgulamadan sen diye koynuma alıyorum doğayı ve ıhlamur çiçeklerinden ısmarlıyorum zatürre sonrası dua ile seni .... beşinci mevsim.... |