ahlatah sesimde kısaltmalı anlatımlar devşiriyorum havan topu susmaların dilimin kentlerine düştüğü anın geride bıraktığı ölü kelimeleri dişlerimin arasındaki boşluklara def ediyorum derme çatma ruhum birazdan kayıp ironilerin alfabesini çözer şaşkınlığın kırk yerinden kırılmış ömrümün tarifi manasız kalıntılarına diker harf ağaçlarını önüm ardım beyaz sayfaların karalamalı dağınığı ve üstüme çöken yalnızlığın buğusu sızar gözlerimin perdesindeki gölgeli tütün griliğine ... bazen hayat kestane közünde puslu bir kış uykusu bulmaktır üniversiteli bir kızın rehin kalmış uzaklarında ki özlem ağrılarını astığında iki duvar arası üşümesine gözlerine doldurduğu palyaço gülümsemesi yanılgılı bir susmayı dokundurur dudaklarının arasındaki seni seviyorum ürpermesine dolabına gizlediği belki bir masumiyettir belkide irin sellere verdiği kitap arası bir portre ayaklarının çıplaklığında gezdirdiği sesleri intiharı hatırlatır koyu bir lacivert içimli gecede sessizce yudumlar korkuyla cesaret travması bir uzun ağıtlı sevdayı ... sürekli şark üslubuyla merhaba dediğim hecelere parmaklarımın ucuna uyumuş çocukların nefesini bırakıyorum iki farklı ırmağın tek bir suda birleşmesine doğaçlıyorum usumu herkesin yaptığı gibi kar toplayan medcezirde yüreğime dolanan kelimeleri kalemin çıkrığında sarıyorum usulca ve üniversiteli kızın rihter ölçekli voltaları kesiyor dar alanda kavgaya tutuşan aşk deliliğini sırtına vurduğu saçlarına nemrut baharlı bir gün doğumu vurmuş kenger biçmeli hasat tutulması ruhundan geçen trenler ve yatağının altında ıslak bir hikaye gibi zaruri duruyor resimler uyan desem soluna sıkışmış penceresiz odalarla aklının çatı katından açar eskimemiş rengiyle gözlerini yanlışlıkla patlayan bir yolculuk düşse teninin beyaz gitmelerine ve bir bilet bir otobüs bir sızı bir uçurum bir kanıtsız suçluluk toplansa aklının gökyüzüne ardından sağanak gelmeler , ardından nöbette aşk öpmeleri koyu bir sancının abartısız ağrılarında düşmesi asfaltlara bir üniversiteli kızın duygularında çarmığa gerilişi İsa’nın ve vaftiz sonrası Meryem’in kucağına devrilişi ömrü ... ah sesimde yırtılan kavimler göç edercesine şakır şakır ağladığım bir uzun yalnızlıktır tasvir ettiğim betimlemeler doğurduğum kadınsı çığlıklarda yüzüme yüzüme çarpmış kağıtlarda yıkanıyorum ve zaruri romatizma kasılmalı sözcüklere bir ah yorgunluğuyla firar ediyorum ansızın bir sürekli var oluştur kayboluşun aralığından görmek hayatı imgeler sağa sola zıplaşırken üniversiteli kızın mülteci cümlelerinde konaklamaktır geceleri bir sürekli aşk susamaktır ispatsız aşkın kurumuş dilinde çatlayan susmayı ifşa edişi birazdan ahir zaman bilgeliğiyle açar krizantem uçurumlu ahlat ben sonrası saklanmış macerasıyla ulu orta bana gelmesidir beklenenin ... içime kaçan kadının dilime değen sessizliğidir tüm bu karalama koşturmalarım...! |
Söylesem mi baş harfinden sonra gelen 3. harfi acaba...?