Kırk Liraya ŞehitlikSoma’da, ocakta, karada, karanlıkta, yangında, Dumanda, gazda ve gecede kalan çocuk! Senin ellerin ve yüzün kara, Yağmur değse yıkanır, rüzgar değse paklanır. O adamların yüreği temizlenemez hiç bir ırmakta. Sen Soma’lı çocuk dön! Dön de Bont çantasıyla gezip, kendini Lord sanan adamın yüzüne tükür, Ama hayır tükürdüğüne bile yazıktır, Dönme, bakma gözlerin kirlenir. Sen ocağın kapısında evladını bekleyen anne! Okyanus geçse tam ortasından yüreğinin, Yangınını söndürebilir mi? Hangi söz seni teskin eder? Hangi yalan oyalar seni? Umutlarına göz dikmişti hayat tacirleri. Sen madenin kapısında babasını bekleyen güzel kız! ’’Baba, çık gel artık’’ desen de gelemez ki! .. Hangi el yerden alabilir bakışlarını? Hangi direk düzeltir yana düşen boynunu? Hangi ağaç gölgesiyle sarar ki baba şefkati gibi? Ancak bayramlarda biri okşar yetim başını. Sen yerin yüzlerce metre altından Kayalardan ekmeğini söküp alan işçi! Kırk liraya şehit oldun, Cennette kutla şehadetini. Nimet ÖNER 15/05/2014 |