K'ömür karası.
K’ömür karası.
Tutsak bedenlerin,kimsesiz çocukları, Atılırken yerin altına, Naçardılar, Fakr-u zaruret halde, Bedenleri misafir, Ruhları göçebe, Kazan dibi yaşantıları, Bir yudum su,bir lokma ekmek, Bu işte bir terslik var, Ekmek peşinde, sessizce ölmek, Karanlık nemli is kokan ocaklarda, Daha büyük bir mezardan, Her kazmada kendi mezarına geçmek, Masum,tepeden tırnağa helal insanlar, Kara madeni aydınlatıp gitti Bak fenerim aydınlatmıyor artık önümü, Dirime ulaşamadınız bari çıkarın ölümü, Yavrularım,anam,babam birde gülümü, Söldurmayın he yokum diye sakın, Etmem hakkımı helal, İşte gidiyorum... Karanlık dehlizler kapattı yolumuzu. Vaktinden önce çıkar buralar ölüme, belkide bir gün çiçek açar... Kara-gül. Rüzgarlar okşar... Soma’lı,Karabük’lü,Zonguldak’lı, Afşin-Elbistan’lı, Anadolu bakışlı kızların kara saçlarını... Gül yerine kömür kokar geceler... Ayak izlerinizi siler, ocağa vurulan her kazma. Gidişiniz üşütü içimi... Toplu oluyor hep ölümler, Sobada yanarken kor kömürler... yunus ça./ |