1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
5692
Okunma
Ahirete Kaldı Kavuşmalar
...
Şimdi kuşlasam kuru dalları serçe dolusu
uyansa insanlar uykularından
rüvayda olup düşsem kızgın çöllere
soğutsam kum yangınlarını
Pencerede sevdiklerini bekleyenlere el sallasam
yaşlı amcalarla teyzelerle muhabbet etsem saatlerce
kulağıma küpe yüreğime sürur nasihatları aksa
kapatıp kepenklerini gönlümün kitlesem kötülüklere
Çocuklarla saklambaç oynasam kan ter içinde kalsam
uçurtmalara mektup takıp kuşlarla gurbete yollasam
ak sakallı derviş yüreklime kuzusundan selam söylesem
anacağızımın tüm işlerini bitirip birde çay içsek şöyle
uzun uzun seyre dalsam yüzündeki izlerini yılların
anlatsa bana her iz sakladığı hasreti söylese bir bir
akıl işi mi be anam zaten ayrılıyoruz ölünce mecbur
ölmeden ayrılmakta neyin nesi kim icat etti gurbeti
dünyada kavuşmak nasip olmadı istediğim her an
...Deki anam yorgun yıllardan bana kalan hasret
ayrılığın bir gününe bin gün beraber yaşlansak
yinede dinmez yüreğimin yangını koyup tartsak
ayrılığı vurup şakağından dar ağacına da assak
yinede kafeslarde tutsağım anacığım tutsak
Vatanın adını gurbet koyanları fırlatıp atsak
uyuyup uyanıp Eshab-ı kehf’te üç asır yatsak
tası tarağı yorganı döşeği derleyip satsak
ne var ne yok hatta ata yadigarlarını katsak
o kadar yorgunum ki anlatamam ne yapsak
dinmez bu hasret eğer babama kavuşmazsak
...
Yunus Ça
5.0
100% (3)