ıslığın yalnızlığıkaçıyor olmam teğet geçtiğim vakitlerin suçudur ... bağışla beni ayakları kesilmiş bir duygunun kangren olmuş yürümesiyle adımlıyorum seni parantez içinde kalan aykırı halimle düşe kalka yaşlanıyorum be sevgili coğrafyası son ay tutulmasında çizilen utangaç bir su birikintisinde yıkandım gördüğüm lal ağaçların birbirine karışmış dallarında saklanıyorum özlem biriktirdiğim devasa yokluğunun usuma dağılması kanser irkilmesiyle hayata şerit çeken sonrasında umutlu bir resmin yaşama dair yerinde yeniden gülmeye başlayan insan gibi ölü tariflerde meçhul saplantıyla kanıksadığım ve hep aynı heyecanı duyumsatan adresi kör bir yanılgıyla arıyorum seni aynı yerin tesadüf kentinde karşılaştığım istiridyeden çıkmış haliyle avuçluyorum ayin yapılmış ruhani saçlarını birazdan akordu bozuk rüzgarın sesinde ayıklayarak uykusuz kalmış notaları denizin seyyar hışırtılarına atarım geometrik yalnızlığımın sıfır noktasından bakarak mülteci sığınmaları resimleyen tasviri fişlenmiş bir aşk uçururum uzaklığı yüreğimin rakamlarına ters aklımın tarihçesine zıt umutlarımı parmaklarımın arasından kalkan gemilere yüklerim ezbersiz bir ömrün kıl payı ermiş kutsallığıyla dağınık ve paramparça düşlerim seni ... saydam kelimelerin şeffaf dilencisi ruhum tütün kağıdından yaptığım külleri geç kalmış bir nefesle kuş uykusundaki ciğerlerime içiriyor az ötede özlemine kayıklar yüzdürdüğüm limanda ağır balık ölüleri üzerine balıkçıların çatlamış sohbeti örtülüyor üşümüşlüğün kıvamında paylaşımcı bir seremoni hayat sensiz yorgunluğuma gözlerimi kapayıp üzerime çekiyorum kokuna bürünmüş geceyi kulaklarımda bir çingenenin kemanından doğan çığlıkları tellere asılı notalar çoğalıyor ve kendimi kaptırdığım imla hatalarıyla konuşuyorum kelimelerde dövüldüğüm figüran halimle hiç susmadan seni görebilmenin şiarıyla yeniden dövülüyorum senaryo gereği ispatsız silik bir karakterim düşük hecelerin iflah olmaz aşığı kayıt dışı tutulmuş şiirlerin sanığıyım ... kirpiklerimin ucundaki durakta güz soğuklarını bekleyen tramvaylar rayların toplanmasından sonra dudaklarımdaki ıslığa düşecekler ıslığın uçurumu adını üfleyecek ve topladığım sensizliğimi bir sonraki yalnızlığıma def edeceğim ... ıslıklı bir aşkın doğallığında bekle beni |
kullağımdan tutup tavana kaldğında fakettim:) ve o gün son oldu daha hiç o kadar güzel ıslık çalamdım..çok utanmıştım üstelik birde kulak acsı yaşamıştım..
özür dilerim şiirni kaynatğımı düşünme zira artık kulağımı saklıyorum:)) ıslıklı bir aşkın doğallığında bekle beni..nasıl güzel bir söz dür bu
oysa günümüzde artık insanlar çok faklılaştı ve ne o eski aşklar ne o eski saf doğalık kaldı..ama yinede saf ve doğal kalmalı sevdağlar.sevgili beklemeli gideni
bir ıslığın güzelliğinde..en azından halla temiz kalan birşeyler var..
yüreğine kalemine sağılık sevgili şair..