buruşmuş vakitlerdokumacı kızlar göçebe kavmimi ıssızlığın ortasına dikin ... en fazla birazdan dediğim zamanı yaşarım ötesi bilmediğim uçurumun upuzun derinliği tevazu yalnızlıkların kıyısına çöktüğüm kayboluşla üzerimi yokladığım hiç hesapsız korkuyu asarım susa ağır darp gördüğüm aşk kavgalarım birazdan gelir ve ıslak bir dalga sesiyle çalar aklımı karşıma serdiğim unuttuğum çocukluğumu severim yüreğimle rengi ay ışığına tutulmuş taş kırılmaları seker sularda onca yitiklik onca firavun zalimliği dört duvar bir açık penceredir ziyan vedaların uğurlandığı tren istasyonu olur kimsesizliğim üşüdüğümü gölgeleyen vagonlara biner geri sayımlar olduğumu ispattan kaçtığım güvensiz kaçaklığa ve ardıma saklanmış sevgilinin sallanan eline dokunurum bir sürekli volta dağılmasıdır hayatım nerede olduğunu kavrayamadığım kentler çizer göğe altına geçip sokaklarında başı boş gezen ışıkları seyrederim anlamını yitirmiş üzülmeleri çoktan ayırmışım tekil yıkıntılardan altında kaldığım betondan hayallerin soğuk suretine asılı ellerim birazdan bırakır ve düşmeye meğilli olduğum karmaşaya uzanırım ölü rıhtımlar üstünde bıçaklanmış gibi duruyor gökyüzü delik deşik karnından boşalıyor yağmurun çocukları tedirgin durgunluğun havada kuşları resimlemesi ve karşı kıyının ruhuna saplı şiirler zikretmesi kendimde olamadığım bir vaktin çığlığını kapıyor yüzüme ey rehin kaldığım yüzyılların bitkinliği ey sıvasız duvarlar ardındaki sabrım tutuşturun şu kahrolası zatürre kimliğimi adımın küllerine katın meçhul bir portrenin kapalı gözlerini anlamadığım tabiriyle hayatı irdelediğim zamanda acıyor yüreğim bir şarapnel patlamasıyla bittiğini anımsadığım yitirdiklerim seyyah duran bu kentin ihtilalinde tutukladı özlemlerimi bırakın sualsiz parçalansın çıplak ruhuma düşen kırgınlığım acıdığını bildiğim her uzun metrajlı düşümün kenarına koyun sesimi ... ve yıkandığım dervişlerin düşlerinde koştuğum uzak bir ben var tanımadığım kadar sıradan korktuğum kadar tanıdık başladığım yere döndüğüm bir kuralsızlık işte bittiği yerde sil baştan büyütüyorum kendimi... |