külsusuyorum sensizliğim kadar susuyarak tüm kelimelerim sana aşık aşk için sana saklıyorum cümleleri düzensiz karalıyorum kağıdı görmezden gelerek geceyi uyumuyorum dilimin paslı tütününde ağır hasarlı heceler hecelerle kavga ediyor soykırım yokluğun özledim özlemekten ötede bir kentin içinde seni uzaksın yakınsın en umurumda olan sağır hazan hazanda savrulan bıçak kesiği yalnızlığımsın terki mahşer maniler okuyan derviş yanım aç gözlerini saklansın en derinlerde bakmalarına saçlarından sular akarak ıslak koşuyorsun aklımda zatürre vakitli üşümeler kağıttan gemiye saklı dur ve birşey söyle demek için bekleme bekle sadece karşında eridiğimi anlamak için tek bir ışığın gölgesinden gölgele unuttuklarımı sen yinde sevme gül reçeli masalını reçineden yapışkan hayaller topla ağacın kökünden bir kent kurdum yüzünün topraklarına sokaklar caddeler deniz toprak insan çocuklar titremelerle asılıyorken göğüne sarsıntı çöküyor ağır ağır çiseleyen akşama kent kurdum yüzüne kirpiklerine çıkıp demli çayın dumanlı yamacında seyrediyorum susuyorum sustuğum kadar öğrenmek için seni konuşmayı konuşmak üzerine yayvan düşüyor dilimin ağrısı ağrı içinde kıvranıyor rüzgar pencereme asık düşler asan yel yani camın buğusuna yapıştırıyorum dudaklarımı dudakların dışarıda gri gri dudak arzu vurmasında bir tik bir tak başımın önüne eğilişi türlü ranstlantı sonucu volta attırıyor bacaklarıma bacaklarımda soğuk gelmeyişim gelmeyişimde gelmemelerin susuyorum habire sana yürüdükçe yürüyorum parmak ucundan akan ırmağa kana kana sen kuşlar saçlarımda tahribat kanatlı vuruyorum suyun sensizliğine acıyor hüznüm acıyor elim acıyor yüreğim seni hiç ezberlemedim doğaçlama bir buluşma buluşmada sarılan özlemsin yanağımın derinliğinde sakladım sonra saklandım seni seyrederken aynada yalın dokunuşla dokundum olmayışına olduğun kadar hayal ettim en sıcak soğukta bekledim kendimde uyanmalarını uyandığın anda esnemene değdim seni hiç ezberlemedim karmaşık duyumsadım tarifsiz halini umut ettim hep hep umutla tekrarladım seni her tekrarda yeniden aşık oldum yeniden özledim seni hep yeniden oldun yeniden doğdum sende telaffuzu saklı resimlerde çizilirken suretin küçücük dip notlar biriktirdim notları astığım çıplak dallarda özlemle yeşiller vermeni bekledim uzanarak mavi esmer hayallerden isimsiz çiçekler topladım göğsüne lisanı yasak bir gülümseme aralığında kahkaha dolusu delilikle sevdim seni ben sen kadar aşk yazdım şiire şiiri sende sevdim ... şiirin resmini çizen ebruu yılmaz arkadaşıma teşekkürlerimle |
sensizliğim kadar susuyarak
tüm kelimelerim sana aşık
aşk için sana saklıyorum cümleleri"
Konuşabilen tek dil gözlerdir şairim...
dil susar, kalp susar, ama gözler ne yana çevirse bakışlarını saklayamaz üzeri yosun tutmuş aşk kelimelerini ...
bir bakıştır gözleri konuşturan, bir dönüştür bir seviştir...
"tek bir ışığın gölgesinden gölgele unuttuklarımı
sen yine de sevme gül reçeli masalını
reçineden yapışkan hayaller topla ağacın kökünden "
Sevgilinin gözleridir O ışığın gölgesi...
ve siz o gözlere her baktıkça unutturacaktır size unutmak istediklerinizi...
o gözler ki gölgesi büyüktür boyundan...
bilin ki gözleriniz değerse sevgilinin gözlerine, gölgesine yaslanacaktır hatırladıklarınız...
ve siz başınızı sevgilinin göğsünde dinlendirirken gözlerinizi,
nasıl olurda ona içinde sizin geçtiğiniz masalları sevme diyebilirsiniz...
anladım siz sevgiliyi ağacın gözyaşlarındaki reçineden hüzne yapışkan hayallere eş tutmaktasınız...
"seni hiç ezberlemedim..."
Ahh şairimmm nasıl olur da ezberlenmez sevgili... belkide bu ona, siz kadar yakın olmayışınızdandır...
Halbuki ben ezberledim sizi...
Güldüğünüzde bulutlar kapatır yüzünüzü...
kıskançlık eder tebessümünüzdeki aydınlığa...
ve yanaklarınızın her iki tarafında büyür iki Öksüz çocuk...
biri yaşadıklarınıza inat, diğeri yasayamadıklarınıza inat asılır gülüşlerinize...
sonra siz uyurken dudaklarınız kapalıdır uyku arası yalnızlıklara...
hem ne çok severim o en masum yanlarınızdan öpmeyi. ..
ha ne diyordum, sonra siz bir iki tütün sararsınız her gün mutlaka...
içinizde, cigerlerinizi okşayan bir kadın gezinir her nefeste...
Gözleriniz ya o gözleriniz bir sahnede aşk oynunu oynarken sevgiliye, yılın en profesyonel oyuncusu seçilir yalanlarınız... çünki siz hariç herkes inanır onlara :)
Dudaklarınız soluklanacağımız yerdir sizinle, aynı nefesi alıp aynı nefesi verdigimiz bir menzil...
Omuzlarınız 40 kez çökmüştür şimdiye kadar... 40 kez bir ağlama duvarı olmuştur eminim...
Teriniz, hiç bir mevsimde yetişmeyen çiçekleri yetiştirir boynunuzda...
Durun durun birde elleriniz vardı...
Elleriniz hiç kimsenin dokunupta duymadıklarını çizerdi göğ(üs)ümüze...
ahh avuçlarınız, kalbinizin içindeki en çocuk yanlarınız kadar yumuşaklığı ve bir babanın ki kadar şefkati doğurur...
Sevgili ezberlenir sevgili!!! Aynanın bile sizde göremediklerini görürüm ben...
Ben çekileyim buradan yoksa ağlayacak bulutlara tüneyemeyen kuşlar...
Ve yine sustuklarımda büyüyor bu şiir... konuştuklarımda kanadı kırık martılar. ..
Tebrikler Bülent :)
Eyvallah şiire...
Eyvallah sana ...
Susim mi bennn :) 1, 2 , 3 T I P...