YAŞADIĞIN YERDE DENİZ OLACAK USTA
yaşadığın yerde deniz olacak usta
baktın mı denize dağları göreceksin mesela gözlerinle tırmanacaksın icabında bir dağa gözkapakların yorulacak sızlayacak kirpiklerin başının üzerinden çekeceksin karları kendi omuzlarına dertlerin büyüyecek çığ gibi pes etmeyeceksin bazen bakınca zirvesinden dibini göreceksin o dağın dibini görür gibi insanların gördükçe yükseleceksin çivisini sökeceksin bazen dünyanın ters yüz edeceksin zamanı çürüyecek keşkelerin yaşadığın yerde deniz olacak usta baktın mı denize uzak bir şehrin ışıklarını göreceksin mesela bir çıkmaz sokağa düşecek sonra adımların ansızın kaldırım taşlarından toplayacaksın karaya vuran kahkahaları sağında solunda iki katlı kiremitsiz suskun evler ve onların yatık gölgeleri açık bir pencereden süzüleceksin içeri kırılmış ay ışığı gibi düşeceksin karanlığın omzuna bazen eşlik edeceksin çengel yutan bir balığa çırpınırken son kez olta ucunda örteceksin yüzünü yosun kokulu bir dalgayla ölümü öpecek üşüyeceksin yaşadığın yerde deniz olacak usta baktın mı denize sevgiliyi göreceksin mesela kuracaksın gözlerine en alasından çilingir sofrasını dolduracaksın bakışlarını ayaklı bir bardağa yokluğuna yaslayıp sırtını varlığına içeceksin bazen uzatacaksın elini mavi suya sataşacaksın yorgun bir kayıkçıya ‘’hey kürek değil hasret çekeceksin selam hemşerim’’ ıslanacak düşlerin gülüşlerin kıyısında dolaşacaksın bazen ürkek adımlarla kıyısında dolaşır gibi sevgilinin bir de bakacaksın üstün başın yalnızlık boş ver deyip silkeleneceksin yaşadığın yerde deniz olacak usta baktın mı denize kendini göreceksin mesela yüzünde ince patikalar saçlarında şarkı söyleyen gümüş sesli rüzgarlar iki yanağında iki çukur sallanacaksın içinden demir alan bandırasız bir geminin küpeştesinden kendine geleceksin geçip en son kendinden günlerden bir ay günü taşacak gözlerin çekilecek deniz bahanen hazır üzüleceksin bazen dökeceksin içini bir yol bulup gömeceksin başını acılara ağzın burnun tuz dolacak bir martı havalanacak sonra kıvrımından ellerinin çoğalacak sebeplerin yaşamayı bir kez daha seveceksin hicran aydın akçakaya foto: bodrum |
baktın mı denize uzak bir şehrin ışıklarını göreceksin mesela
bir çıkmaz sokağa düşecek sonra adımların ansızın
kaldırım taşlarından toplayacaksın
karaya vuran kahkahaları
sağında solunda iki katlı kiremitsiz suskun evler
ve onların yatık gölgeleri
açık bir pencereden süzüleceksin içeri
kırılmış ay ışığı gibi düşeceksin karanlığın omzuna""
şiirde yaşamak buna denir işte Ne iyi edip de bir başka sanatının zirvesindeki sesle,(ki bu güzel şiirin seslendirmesini yapan beyefendiye de teşekkürler)gerçek şiirseverlere böylesine etikileyici bir uslup, böylesine değerli bir sunumla farkı farkettirmişsin Bu şiirin güne seçilmemesine inanamıyorum teşekkürler her iki sanatçıya da teşekkürler