Çocukların Gözleri Mavi
Şüphemiz yok
Dünya yuvarlağı daha genç Kendisine yapılacaklara gebe Öyle söyledi bakkal Müzeyyen teyze Yanında tahtadan bir kasa Günahlarını biriktiriyor Ellerim acıyor kapı aralığına sıkışmış gibi Pıtrak değil saçlarıma yapışan Doğamamanın eziyeti belki kendi küllerimden Annem iki kıtayı birleştiren şehirde Yokluğumun gölgesi düşüyor üzerine Yüzündeki dalgınlık bu yüzden Caddeler durmadan ağlıyor Sokakların düğünlerde bile ağladığı aşikar Ve bir şehir ayağa kalkmış, konuşmayı öğreniyor Benim yüreğim kanıyor, böğrümde Franco’cu bir kurşun Gestapo’nun mengeneleri aslında ellerimi acıtan Zaman boşlukta takılı bir zincir Bakkal Müzeyyen zamanın içinde yolcu Dünya yuvarlağı daha genç Hezarfen Çelebi’yi tanırmış yemin billah ediyor Bir geliyoruz Gelişimiz umut yüklü Sade yaşıyoruz yabani çiçekler gibi Teferruatsız anlatıyoruz hikayemizi Aynı yaşamımız gibi Bir gece nasıl büyür bilir misin? İncecik bir el uzanır ayı alır Acelesi olmayan kar taneleri gibi Arkasında bitmeyen yürüyüşün aksanını bırakır Susuyorum teferruata Suskunluğum ince bir tül geceye örtülü Belki güneş geç doğar Ve hemen terkeder bizi Dostluğuna doyamadığımız birisi gibi Güneşin doğuşunu bekliyoruz biz Ağaçlar çiçeğe durmuş Kar yağacakmış Bu da kabulümüz Oysa ateş düşüyor mevsime, nisan ısınıyor Temmuz oluyor bütün mevsimler Yenik bir fırtınanın anlatıkları Hep eteklerimizde biriktirdiklerimiz Ben beni bildim bileli ve de evveli Hep ateşi taşımış birileri Bakkal Müzeyyen ağlıyor Çevirip içindeki sevgi fırtınasını öfkeye Ateşi taşıyanlar kondulardan topladıkları Açlıkları koyuyor fünye yerine Gökyüzü fırtınadan önceki griliğinde Çocukların gözleri dalgalı Yarasalar uçuşuyor her yanda Bakkal Müzeyyen rüyasında görmüş Kar yağacakmış Sonra güneş doğacakmış Çocukların gözleri mavi |