su 47- Üzüm
“-de!! ona gelecez
arkadaşdan çıkdı nere geldi madem arkadaşlıkdan çıkdı ……. bakın hinci; dilkinin biri ayıynan arkadaş olmuş “-hadi” demiş, “-falan yerdeki bağdan üzüm yeyelim” oyusa bağcı dilkinin elinden illallah çekmiş içinden “bi(r)yakalasam” deye fırsant gollar, bakıp duruymuş bağcının malihüllesinden habarsız bunnar elbirlik bağa dalmışlar işdahlı işdahlı yeyip durukana dilki; gurnaz tabi, bi yandan yeyo bi yandan da, bağcıyı tığlayo, bi bakıyo ki bağın sa(ha)bısı aşşa yandan gelip geli(r) hemen durnunun deliklerine iki üzüm sokuyo “-ayı arkadaş valla benim garnım doydu” “-ne zaman len” “-baksana burnumdan gelesiye yedim hinci senin garnını doyurmanı beklesem yola çıkdık mı genş oldu(ğu)m uçu sen beni beklemezsin eyisimi ben yavaş yavaş yola düzüleyin” ayı da saf ya, ne bilsin diklinin tingozalığını “-eyi madem ben ıçcık daha yeyen sana etişirin” deyo dilki; yokarıya çıkıyo, menzilden gurtulunca barabar; basıyo yaygarayı “-yetişin! bağda üzüm kalmayo!, üzüm galmayoooo” tabi bağın sahabı yetişiyo basıyo ayıya köteği dilki ver yansın ediyo “-vur sırtına , bire ğidi vur sırtına!” ayı dayakdan güç-bela yırtıyo bi ğün yakalayo bunu “-len………! gel bakayın buruya üzümcünün geldiğini gördün de bana neye habar etmedin “-len ben öyle üzümcü geliyo, üzümcü geliyo deye bağırdım ya” ..? “-vur sırtına vur sırtına deyodun ya” “-sen yannış annamışsın arkadaş ben sana sırta gaş, bireğidi sırta gaç deye bağırıyodum sana” demiş davamı vaa |
Delikliçınar'da bir kahvede benimle beraber atanan bir kaç arkadaş bir çay içelim dedik.
Denizli'li birisi çay ocağına doğru bağırdı:
" - Yap beni bi çaaay ! "
Başka masadan bir diğeri bağırdı:
" - Bi de beni yaaap !
Biz birbirimize n'oluyor lan diye bakarken Denizli' li arkadaşımız Halit ......( soyadı bende kalsın) : " Bir şey yok ülen laftan tasarruf etti " dedi... :))
Sayın Çelikli lehçeye az kulak dolgunluğum olması nedeniyle mükemmel öyküyü zevkle okudum.
Tebrik eder saygılar sunarım...