yalnızlık..
yalnızlık,tıpkı uyurken gördüğümüz kabus gibi içimizi titreten
ve bizi her an kendi endişesine sokan kökleri derin bir senaryoydu. hani düşersin ya bir bataklığa ve sonra çıkmak istersin, oysa ayakların balçığın urgan örtüsüne çoktan batmıştır. her çırpınış seni biraz daha ölüme sürükler,yaşama değil. yalnızlık boynumuzda taşıdığımız soğuk bir giyotindi. her gece kesik düşlerimizin intihara soluklanışını en ince damarımıza kadar hissettirirdi bize ki biz çıkarmak istedik yaşamak için ne olursa olsun kurtulmak istedik bu urganlı örtüden.. lakin yalnızlık bir zincir gibi ellerimizi ve kollarımızı kendi kelepçesinde kendi yazgısına doğru götürüyordu. ve bu yazgının içinde her an bocalamak diye bir şey vardı sekip düşmek ve hiçbir zaman kalkmamak,ölürcesine... nisan/2014 |