su 44-Şaştım
Şaştım-şaştım
bu arada "-hadin mesel söleyelim" denir mesel dedikleri; masal, hikaye, “-aslı var-yok, Allah bili(r)” diye başlanır söze bulmaca, bilmece ama sonuçta eğlenilir "bir evde; bi gocağarı, bi garı-ğoca iki ğız, bi o(ğ)lan" falanca, filanca diye bilemediler mi "-kimin evi hadi deyvi" “-nereyi verecen” “-sen nereyi isdeyon” “-köy, möy istemen, şeer verecen” taraflar; kıyasıya bir pazarlıkla büyük şehirleri isterlerdi sevdiklerinin olduğu şehirleri bir de bildikleri, gördükleri abilerinin asker oldukları yeri; Hozat, Polatlı, Posof, Hasdal, Kırklareli karşı tarafdan sevdiklerinin olduğu yeri kaptırdıkları şehirleri geri isterlerdi, zor bilmece sorarlardı görmek istedikleri yerleri geri alırlardı, şamata sürer giderdi bağrış-çağrış arasında ta ki yorulana yanlış evler sorulana kadar “-bi evde bi çocuk” gelde çık işin içinden en son cevabın “-cami evi” olduğu çıkar öteki hiddetle bağırı “-Yakıp Hoca?” “-o dün köyüne getdi daha gelmedi” “-asgere mi ğetdi millet nerden bilcek” etraftan doğrularlar “-iki ğündür ezeni Kabış Musa okuyoru ya” “-Yakıp Hoca olsa da Musa okuyo” sürer gider kaybedenin itirazları bir başkası “-bi evde iki garı?” bütün köy taranır yok Allah yok “falancalar” “-ı ıh” “filancalar” “-ı ıh” cezası ödenir, kim peki “falancalar” “-iki garı tamam da ee sen bi adam demedin ki” “-.ikdir et canııım onu da mı adamdan sayıyon” “-olu mu canım ne demek” “-yau ha varlığı ha yokluğu ona filen, mendil deye burnumu silmen ki olsa da olu olmasa da mosulamazın teki” orada akrabası ve sair yakını olan varsa ya hiçbir şey olmamış- denmemiş gibi yapılır ya da kahkahalar atılır “-sizin iki dağınız var, bizim beş” “-birini saylamayız yannış sormuşsunuz” “olsuunn” “-amaan neyise, boşlan şunu dedeniz mesel deyvicek seseinin kesin de onu dinlen” …. “-ee hadi gari dede ev bireş sen de” "-eveli bi varımış, bi yoğumuş pire berber iken, deve dellal iken ben anamın beşşiğini şıngır mıngır sallar iken anam düştü eşikden bobam düştü beşikten" demeye galmaz çocuklar itiraz ederdi “-boba beşşigden düşer mi yaa” “-mesel bu deyen böyle demiş, goyan böyle gomuş biz, biz bizidik otuz iki gızıdık ezildik-büzüldük bi araya dizildik” “-eyi, çok dürüst bi adam sefaletden bıkmış, biğün bi hırsızınan garşılaşmış, Allaha yarar bi işi yok öksüz-yetim bilmez, beynamazın teki, münafığın önde ğedeni emme bakmış; hırsızın durumu kendi halinden oldukca eyi yediği öğünde-yemediği arkasında kendi durumu demişsin cümle alem biliyo Mısır’da “Sağır Sultan”a malim “-yau sabahdan ağşama rızık uçu didinen, çoluk çocuğunun nafakasını temin etmeye çalışan ilerde başına bi dert gelir deye çoluk çocuğunun nafakasından kesip emek verip üş guruş gazanan, guruş guruş irkiltmeye çalışan adamın, malını nasıl çalar insan, nasıl boğazından geçer de nasıl çoluk-çocuğuna nasıl yediri” deyince “-demek ki bana nasip olcağmış, ona değil de kader diye bir şey var” rızık meselesi kısmet böyleymiş nasip buyumuş atmış savurmuş vizdanı ırahat yan gel yat” neyse uzatmayalım vardan-yokdan bahsederkene arkadaş olmuşlar, hırsız buna “-yau boş ver hinci haramı halalı” “-yau olmaz” “-sen benim dediğimi yap, gerisine garışma” netdi etdiyse, hırsızın izbarından gurtulamamış böyle-böyle gonuşalakdan bi depeye varmışlar adam da “-pekey” deyoru va! bi baksalarıkı aşşada bi ileşber çift sürüp duruymuş hırsız “-bak hinci demiş hu adamın öküzlerini çalacaz” bizim ki “-nassı olu len, önündeki öküzlerinen çift süren adamın öküzü nası çalınır Alla(h)sen” YARIN DEVAM HAYIRLI PAZARLAR PİCNİK İ VE YAĞMURU İHMAL ETMEYİN.. DÜNNÜN CEVABI SEFERBERLİKTEN KOCALARI DÖNMEYEN KADINLAR BİRBİRLERİNİN OĞULLARINA VARMIŞLAR ÇOCUKLAR BU YENİ EVLİLİKTEN TEŞEKKÜRLER |
Masallar kültürümüzün vazgeçilmez unsurlarıydı insanlarımız o zamanlar bir başka güzeldi.
Bakalım hırsızlık nasıl olacak bekleyelim.
her daim saygılarımla