BEN BİR YAĞMUR DAMLASIYIM
Tut ki;
Ben bir yağmur damlasıyım. Sen de, Dalından koparılmış kuru bir yaprak. Ve yağıyorum. Hemde bardaktan boşalırcasına, En hırçın halimle geceyi yarıyorum. Gece ki, yokluğunla yarışıyor içimde. Tut ki; Ben bir yağmur damlasıyım. Sen de, İllegal bir şehirde özlenensin. Bedeni bir damla suya muhtaç bir çiçeksin. Yada, Karanlığı buz kesilmiş bir gecesin. Ve yağıyorum. Hemde göz gözü görmeyecek şekilde, Hemde son sürat ölüme gider gibi, Hemde nefesin son çırpınışı gibi, Tut ki; Ben bir yağmur damlasıyım. Sen de, Namluya sürülmüş bir mermi, Yada emniyeti açık bir tüfek, Veya pimi çekilmiş bir el bombası, Ve yağıyorum. Bir çatışmanın ortasında kalmış gibi, Kalbinden vurulan bir çocuk gibi, Yada toprağa düşen bir cemre gibi, Tut ki; Ben bir yağmur damlasıyım. Sen de, Karanlık bir zindan. Yada, Gözleri bağlanmış bir mahkum. Veya elleri kelepçeli bir mülteci. Ve yağıyorum. Hemde bardaktan boşalırcasına, Hemde demir kapı, kör pencereden bakarcasına, Hemde soğuk bir ranzaya sarılır gibi, En hırçın halimle idam ediyorum yokluğunu. Yokluğun ki; Soğuk bir ranzadan daha ürkütücü bu aralar. İbrahim DALKILIÇ 27/03/2014 02:15 |
Ümit Yaşar Oğuzcan ın bir şiirinde..."YOKLUĞUN ölüm demek gitme kal" dediği gibi...
Kaleminize sağlık.