Ölürken insanlık yaşasın umursamazlık
Kalemim diyor ki yazma yaşa,
Yaşamak varken yazmak boşa. Diretme yazarak düzelmez asla... Derken kaçıyorum kalemlerin sesinden adresim sokaklar,arkadaşım yalnızlık Sonra küçük bir tebessüm, Mendil satan çocuğun bakışlarında Kağıt toplayan amcanın suratında hafif utangaçlık, Cadde de anlamsızca tıngırdayan kalabalık adımlar, Sahte gülümsemelerin ağırlığı altında, Umutsuzca bakınıyor kaldırımlar... İnsanlarda ses yok tek duyulan iniltileri vicdanların Köşe başında bir dilenci karıştıryor demirden tenekeleri... İnşaatta çalışan altmışlık amca sırtında demir, Hava sıcak mı sıcak,demir ağır mı ağır Belediyenin önüne demir atmış lüks arabalar,özel şoförler... Elleri ceplerinde sıcaktan şikayet eden troller. Sonra bir çığlık kulakların duymadığı Vicdanların görmemezlikten geldiği Kimsenin önemsemediği Hemen köşe başında boylu boyunca uzanmış insanlık ’Yetişin ölüyorum.’ kimsede çıt yok... Hemen karşıda on yaşında bir veled, Avuçlarında sevgilim dediği 12 yaşında bir çocuk. Bir damla gözyaşı ahlakın gözlerinde... Minarelerde hafiften okunan bir sala... Camiler bomboş ölen kim? Bir fısıltı rüzgarın dudaklarında, Bir tebessüm şeytanın kanatlarında Sahipsiz bir ölü yatıyor hemen yakında... Ölürken insanlık, yaşasın umursamazlık!!!!! |