Boş Değil Muhakkak
durup dururken
hiç bir yer ve hiç bir şey yokken düşüp sulara serince elimin tersine değen yosunları hatırlamak neden beni uzayan gündüzlere atıyorsunuz ki bırakmışım kendimi yüzüme bakıyorum üzülen dudaklarım var başımın arkası mavi maviymiş gibi ama gri ve uzasa biraz karanlık kuş ve nokta güneş geçmiş olmalı başıma sayıklıyorum suyun altında kocaman ellerim oluyor kim bilir nasıl mercan olurdum balıklara boş değil muhakkak alçalan sesler o anlamsız ama durulayıcı sesler ve arkası bitmeyen yankılarla sevinçlere uzayan yarım uyku dağınık kumların gümüş yüzü ve ürpermelerin kirpiklerini aralayışı imkansıza sonrası yoktu nereden gelmiştik nereye gidecektik terleyen ayaklarıyla korkutucu şehirler başka gündüzlerin ikiye bölündüğü bir yanı denize açılan gamzelerini ıslatarak geceyi dinleyenler bir yanı karamsar yük ve azapları sırtında işçiler birleşince martılara dönüyordu dudaklarımız bir ara öyle sonsuz bir şey geldi aklıma hani ruhun uykusunda bir ayrılık ağlayarak baş ucumda sevinçlerle bütün hüzünlerini öpüyordum dünyanın. |