Şu Kaçamak Bakışları Yıldızın
sokağın kalabalığında kalan aklını
hala indirmiyor kulaklarından tabelalar geçiliyor parlak ve çabuk serçeler tel tel buz içinde kaygılar sere serpe omuzlarda yaşar gerilen devir uzun bir yoldu yaşayanlar ölmek için yarışıyordu şu kaçamak bakışları yıldızın tepelerini soyar gibi yağmurların eğimleri ıslak kapanır ovalara ovalar yıldızlara tekrar uyku gidilir genişler tutulur olur devam edersin ağrılı gülüşlerin olur çabuk geçer hüzünlerin olur ışığa damlayan karanlığı silemezler kimi geçirecek olsanız kalbinizden ateşli yanaşır ten tene bakırın sevişirken duyduğu yorgunluğun rengidir sarı eski odalarda tığ gibi kadınların gizli bir işve ile kavuşmasıdır sevgilinin dudağına sevgiden fazla uzayan arzumuzun tadına işte o zaman bir pencere yeter insana bakarsın güneş gelir için geçer yağmur gelir sarılırsın uykun gelir mutluluk içinde derin bir kuyu yıkanırsın bulandırmadan suyu. |