Vasiyet.
Vasiyet.
Uçurumdan değil! Hayattan düştüm kara toprağa. Ruhum kanıyor. Bedenim bemmeyaz güvercin renginde kefene sarılı. Sabah mı...akşam mı, Kimin umurunda, Sığırcık kuşları akşam senfonisinde... Kalabimle birlikte, Kemiklerimde kırıldı, Kabire girdiğimde. Annem,babam,abilerim,kardeşlerim ablalarım... Sevenlerim ve sevdiklerim hariç, Herkese kırgınım. En çoook ta sizleri ’Nekrofili’’ diye niteleyen, adında ’’bağış’’geçen kişiye kırgınım. Orada ne işi vardı diyenlere kırgınım, Başka başka isimle adlandıranlara kırgınım. Okadar yorulmuşum ki acıdan... Koskoca ’’ikiyüzatmışdokuz’’gün. Beni bir kez doğurup, ’’ikiyüzatmışdokuz’’kez ölen annem. Dindi acılarım üzülme sen. Güle düşen çiy tanesi kadar meskun. Arkadaşlarıma söyle uslu dursunlar. Evlerinde istedikleri kadar kudursunlar. Ama sakın ha sakın!!! Bakkala ’’ekmek’’almaya bile çıkmasınlar... Acıyı kine bulayanlar,kanı kanla ovalayanlar var sokakta, Ve vakur hüzünlü babalarınızın... Namuslu çilekeş analarınızın... Yüreklerine on altı yaşınızda,onaltı kg.yükler yüklemeyin.... Bu size son vasiyetim... Arkadaşlık hakkım. Biliyorum bölüştü analar babalar bu yükü, O yüzden anam babam ayakta, Ayrık otlarına inat,anamın sarmaşıkları, Sizlerin başını okşamakta... İyiyim ben,yeter artık, Söndürün acı mumlarınızı... Ardımdan ağladıkça ben ıslanıyorum... O kadar masumsunuz ki meleklere nazire, Sevmesem kıskanıyorum. yunus ça./ 14/03/2014 |