şimdi eylüldür oralarda da aynaya ruj sürer gibidir rüzgâr son öpücüğe ramak kalmıştır son duadadır yapraklar gövdeler kollardan helâllik almakta
eylüldür şimdi sancı tutar alnının kuzeyini katrankarası uçar kuşlar felsefe biriktirir bulutlar hâki renkler hâkim olur camlara istemsiz buğular istiflenir irislere ufukta donar bakışlar
eylüldür oralarda da ezbere almıştır ve kolay unutmaz yaz bilmez keder bilmez aşkları kumdan kalelerde oturur bardaklar tozdan geçilmez sokaklar ırgalanıp takvim döküldükçe yazdan yalnızlık adımlarını sayar kalabalık köşebaşları!
şimdi eylüldür oralarda damlardan düşer isyan gamla boğulur, damla damla gözyaşları kuru ağıt törpüsüdür özlem tez almıştır mektubu çimenler -hazan- ilk harfte takılı boyun büker satırlar ıraklık türküleri kaplar dudakları kızıl gülleri beyaz sayfalar saklar
eylüldür şimdi oralarda sobalar ten yakar gürül gürül mumlarda tiz duman büyüklere sokulur küçükler! tez yakalanır ağustostan kaçanlar münzevî bir çigan çakılır canına tabakadan otlar cigaralar
şimdi eylüldür oralarda karalar örter deniz rengi ıstırap can havli solumaktadır kalmamış kerteriz tutacak ram artık uzak bir yerdedir "tam şuracık"lar sessiz gemiler batar boğazında yine de oralarda bir yerdedir martılar
eylüldür oralarda yaldır yaldır ısırır soğuk depreşir dizeler, tüter sözler/im aklında her yere takılır yüzü(ğ)ün her seferinde bir yeni isyan her yer çukurdur her yâr enkaz biraz
eylüldür en azla yetinmektir mevsim boya boya doymaz hevesin yetmez sesini kesmeye tek kişilik nevresim
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Eylül Irgalaması 2 şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Eylül Irgalaması 2 şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
tam çıkış yapacaktım ki gece şiirinizin düştüğünü gördüm sayfaya… okudum ve neme lazım dedim alayım cebime de sabah yorumla birlikte bırakırım usulca yerine..
tekrar okudum
dakka bir gol bir ‘’aynaya ruj sürer gibidir rüzgâr’’ ilk beş dizede dört gol…
hazır isyan moduna girmiş ve hala çıkamamışken ben soruyorum neden daha sık şiir asmıyorsunuz siz dört gözle bekleniyorken şiirleriniz…
hangi birini yazayım gol üstüne gol… ‘’kumdan kalelere oturur bardaklar’’ ‘’ırgalanıp takvim döküldükçe yazdan’’ ‘’kuru ağıt törpüsüdür özlem’’
şiirin tamamını kopyalamak da istemiyorum…
okuyun efenim gözlerinizle şahit olun siz de…
ressam fırçayla şair de böyle kalemle resmeder eylülü…
tebrikten ziyade teşekkürlerimle… şiirlerinizi okuma fırsatı verdiğiniz için… gün aydın olsun saygılar şair…
Size sonsuz kere minnetler Hicran hanım. Tam sizin bildirimimiz geldiğinde face' de bir hanım arkadaşımın paylaşımına yazıyordum;
Bir şiir eklemiş arkadaşım ki; hepimizin ezbere bildiği Nazım'ın KADIN şiiri!
altındaki imza
Nail V Çakırhan !!!
yazdım ben de elbet;
kimmiş efendim bu Çakırhan? bu şiir NAZIM HİKMET'indir biliyorum da. İşte ülkede adamlığın ve şiirin hâli! bir de kadınlar günü üstelik :)
sağolsun o da şüphelendiğini beyan etti;
"bende öyle düşünüyordum ama emin değildim Serhat Bey,şimdi sayenizde emin oldum."
işte meselenin aslı bu! üretmek yerine çalmayı yeğlemek ona meyletmek! hani ille de alkış! bu hırsızlığa bile tenezzül ettirircesine. Demem ondandır şâir önce "adam" olacak. Sonrası okunur kitaplarda.
Ve tekrar zarif teveccühünüz için teşekkürler. Artı esaslı yazdığınıza da şahidim.
söylediklerinize harfiyen katılıyorum… özellikle şu sözlerinizin altını da çizerek.. ''dürüstlük ve duyarlılık bir şâirde şiirle uğraşan birinde olması gereken en birinci erdem olması gerektiği hâlde. bu olgu beğenilmek alkışlanmak güdüsü de giderek edebî değeri olan üretim yapmak yerine malesef bir " iç dökümü okyanusu" na su taşımaktan başka şiire bir katkı sağlamıyor... şiir birikimdir çalışmaktır emektir. bunların neticesinde de emeğe saygıdır.''
birileri alkışlasın, beğensin, göklere çıkarsın aman efendim şak şak ne güzel olmuş desin beklentisiyle yazılanların ne kadarı yazanın hissiyatını hissettirir okuyana ben de merak ediyorum… başkalarının yazdıklarını alıp bir kuş gibi kanadını kuyruğunu yolup birkaç farklı tüy ekleyip altına da imzasını atanları gördükçe şiir adına çok üzülüyorum inanın… şiir ya da herhangi bir başka edebi yazı her ne olursa olsun yazanın evladı gibidir… hatta erkek ve kadın fark etmez o eserin annesidir yazan… çünkü onu o doğurmuştur… bir kadın nasıl doğurduğunun annesi olduğundan eminse bir yazan da (şair ya da yazar) yazdığının kendi eseri olduğunun o kadar bilincindedir…
şimdi nerden nereye geldik konu dağıldı serhat bey… ben de doluymuşum demek ki :)
çok iyi yazdığımı hiç iddia etmedim bugüne kadar… ama çok okurum ve emek verilmiş, yazanın kendi birikim ve hissiyatıyla kaleme almış olduğu bir yazıyı da fark ederim…
şiir düşünce işidir bence… düşünmeden beyni yormadan tren katarı gibi kelimeleri birbiri ardına dizmekle şiir yazılmaz yani…
şu üç kelimeyi (ayna, ruj ve rüzgar) verelim üç kişiye… bir cümle içinde kullanın diyelim sonra… ilki, kadın rüzgârda dağılan saçlarını topladı ve aynaya bakarak rujunu tazeledi ikincisi, rüzgarda şemsiyesine sahip çıkmaya çalışırken, içinde sadece ruj ve ayna olan çantasını düşürdü. üçüncüsü, kadın elindeki rujla rüzgar için aynaya bir mesaj yazdı… demiş olsun
ama siz ‘’ aynaya ruj sürer gibiydi rüzgâr’’ diyerek içselliğinizi konuşturmuşsunuz… bunu neyi tahayyül ederek yazdığınızı da ancak siz bilirsiniz… ama okuyucuyu etkileyen bir ifade biçimi bu… sizin şiire ne kadar önem verdiğinizi biliyorum…
bir de estağfurullah buyurmak ne demek, sadece bir dilek ki o da neden daha sık yazmıyorsunuz diye değil çünkü çok iyi biliyorum ki yemek yapmaya benzemez şiir yazmak… her gün ne pişireceğim diye düşünür bir kadın ve mutlaka öğün savacak bir şeyler bulur kor sofraya ama şiir öyle değildir… bir kere o ilham denen zat-ı muteremin teşrifi şart… sonra hep diyoruz işte bilgi, birikim, emek ve aşk… yani kaleme olan aşk…benim demek istediğim hani zulada varsa paylaşmadıklarınız neden daha sık paylaşmıyorsunuz idi… kendinizi pohpohlanmış gibi hissettiniz ve bu sizi rahatsız etti farkındayım… ama şiiriniz için düşüncelerim değişmedi… siz yazın ben sizden ve sizin gibi bu işe gönül verenlerden daha çok şey öğreneceğim… okyanustan bir tas su çalarak değil elbet okyanusa kendimden bir tas su ilave ederek… saygımla…
Öncelikle saygılar Hicran hanım. Şiir adına kendini "Ş/aşkın bir karalamacı"ısı sayan bendeniz için bunca teveccüh, inanın şiirden beklediği-aldığı,alacağı- tüm ödül övgü vs.lerden değerli ve ziyâdedir. Mâlum şiir bir çoğumuzun hayat bahçesi. Kimimiz gül yetiştiriyoruz kimimiz zakkum orada. Bâzen nefesleniyoruz içinde-ardında- bâzen nefesimiz kesiliyor dalıyoruz koynuna...
Bendenizi -lütfettiğiniz üzere- okuyan merak eden var mıdır pek bilmem de bildiğim şey, şiirin giderek zayıfladığı ve katma değer yaratma yemi ufuklara pencere olma-olabilme eğrisinin giderek alçaldığı... Buna ne sebeptir tam olarak tesbit etmek zor ama sanırım en başta gelenlerden biri " ŞİİR DEĞERİ" ve " DEĞERLİ ŞİİR-ESER" olgusuna henüz ortak bir konsensusla sahip olamadığımız gerçeği. Bu oldum olası içimi acıtır. Hele bu gibi platformlarda şiirin aldığı yön ve affedin "ucuz takiyyecilik" ve sen bana ben sana döngüsü giderek altını oyuyor bence şiirin. Dürüstlük ve duyarlılık bir şâirde şiirle uğraşan birinde olması gereken en birinci erdem olması gerektiği hâlde. Bu olgu beğenilmek alkışlanmak güdüsü de giderek Edebî değeri olan üretim yapmak yerine malesef bir " iç dökümü okyanusu" na su taşımaktan başka şiire bir katkı sağlamıyor... Şiir birikimdir çalışmaktır emektir. Bunların neticesinde de emeğe saygıdır. Şâir alçak gönüllü yüksek etdem sahibi ve hakkaniyetli olmalı iken, amaç bu okyanusa bir tas su ellemek yerine ondan bir tas su çalmayı değer hâline getirmiştir üzülerek...
Buyurmuşsunuz ki "daha sık yazmalısınız" diye. Bunu teveccüh sayıyorum da kendi adıma da yukarıda bahsettiğim " değerli şiir , eser-" olgusunun neresinde olduğumun sorgusunu yaşıyorum. Ki şiir; YAZMAK değil OKUTMAKtır, okutmakta değil HİSSETTİRMEK, hissettirmekte değil YAŞATMAK! Eğer bir nebze de olsa bunu başarabilmişsem-bir şiirde bile olsa- ne mutlu bana...
Ne kadar dolmuşum değil mi ;)
Şahsınızda tüm dostlarıma içtenlik dolu teşekkür ediyorum.
okudum ve neme lazım dedim
alayım cebime de sabah yorumla birlikte bırakırım usulca yerine..
tekrar okudum
dakka bir gol bir
‘’aynaya ruj sürer gibidir rüzgâr’’
ilk beş dizede dört gol…
hazır isyan moduna girmiş ve hala çıkamamışken ben
soruyorum
neden daha sık şiir asmıyorsunuz siz
dört gözle bekleniyorken şiirleriniz…
hangi birini yazayım gol üstüne gol…
‘’kumdan kalelere oturur bardaklar’’
‘’ırgalanıp takvim döküldükçe yazdan’’
‘’kuru ağıt törpüsüdür özlem’’
şiirin tamamını kopyalamak da istemiyorum…
okuyun efenim gözlerinizle şahit olun siz de…
ressam fırçayla şair de böyle kalemle resmeder eylülü…
tebrikten ziyade teşekkürlerimle…
şiirlerinizi okuma fırsatı verdiğiniz için…
gün aydın olsun
saygılar şair…