Zamanı Değiştiren Bir Yaşın Var Senin
zamanı değiştiren bir yaşın var senin
kimi gün eteklerinde eski harabeler yılgın bir dağı geçiyorum bırakmıyor taşıdığım ağırlık hatırlatıyor seni kenarına bassam ayağım kayacak biliyorum bazen dalıp gözlerine yeni bir gezegende alevler dans ederken yükselip alçalan yıldızlar genişleyen ve daralan gülüşlerinin imgesine sığınır hafifliğin sınırlarına kapılır kimyam zamanı değiştiren bir yaşın var senin istediğin vakit büyük bir şatodan göbekli kralın cebinden aşırdığım yüzüğü parmaklarına dolamak için kaçarım sana cadı kazanlarından zehirli otlardan ve yamaçları süsleyen gölgelerin pususundan ayaklarına eğilip selamlamak için seni zamanı değiştiren bir yaşın var senin kuytu adem elmaları casus bildiriciler aşkı sıcak kanına sokulup kıskançlık edecekler aldırmıyorum ikiye bölüp yaşamayı ve sana sunmayı gövdemden caydıracak bir duyguyu düşünmüyorum hakikat bölünse bile bir ırmağın iki koludur ayrılık ve bir deniz kadar mavi kavuşmak için yol aldığımız aydınlık zamanı değiştiren bir yaşın var senin gülümser eski orman ağaçları su içersin bir yaprağın avlusundan çıldırır kirpiklerin uzar patikalara uyandırır kısaltırım yalnızlığını ardından yağmurları pencereyi örter dudakların sarılırsın bana zamanı durduran bakışların var senin. |