Otların Derin Kokusu
zaman perilerin gülüşünde yenilgi
eski bir dağ yolu bahardı çocuklar vardı kınalı kıyıları nefesine çeken taze yağmurlar yağardı hatırla ve kaybet kahkahası dahası bu çok göz yaşının anız tutuşmalarından kalma otların derin kokusu onun için yaşardı gözlerim seni görünce ben bu işi demin konuştum üç kişi dikilmiş kolluyorduk ağzımızdan çıkan kelimeleri aslında tanımı ve tarifi olmayan başka bir duygu elini çenesine dayayıp dinliyormuş gibi düşünen o eski zamanlar bir kaç adım sendeleyip kendini ortaladı aynı anı bir daha uzattılar saçaklanmış renkli hayatlardan hangisini tutsak çabuk geçiyordu ölüm söyleyin bakalım bu acıyı kime giydireceksiniz zaman tutuşurken ve birikirken olanlardan kendini sorumlu kılma istikametini ardına bakınca koca bir hiçlik denizinde boğulmak gibi bir kaç kelime daha ilerlersem incinirim aldırmayın uyuyun uyanın anımsayın devam etsin bir masalda ellerimiz hiç uyanmadan aynı anı göğe diken bir gülümseme yapıştırdık yüzünüze söyleyin hadi nefes almayan heykelinize daha da kucaklasın kalbinden geçenleri aşkın beyaz rengi ne olacak her şeyi bir kenara koyabilecek takatimiz var o ağırlığın altında ezilmek de kolay ama beyaz bir yaprağın bahara ilk dokunduğu anda bütün sonsuzluğu kapsayan bir duygu peydahladınız şimdi unutun demek en zoru yok olmanın değil mi. |