ÖMÜR DEDİĞİN
Bağdaş kurmuş acılar yan yana,şiddetli ateş
hangisine yanaşsam iki büklüm yanan bedenim yutkunurken bir bir boğazıma düğümlenen hıçkırıklarımı ışığı sönmüş gözlerimden boşalırdı kanlı yaşlarım rüzgarın uğultusunda kaybolurdu sözlerimin anlamsızlığı kaderin demir pençesine takılırdı,düş kaçağı hayallerim “Sabır” derdi tılsımını yitirmiş sesim içimin yılgın herşeyden bezmiş yaşam çığlığı adım adım süründürüyor karanlıklarının dehlizlerinde her kayboluşum da tarifi imkansız bir korku sarıyor dehlizler gittikçe artıyor ve ben ürperiyorum omuzlarım her yitirilişlerimle eziliyor ve o çığlık guguklu saat gibi şaşırmadan çalmakta kamburu çıkmış yıllarımın vebali ağır üç beş sadaka niyetine es geçmişim isteklerimden keşkelerim virüs gibi çoğalırken direncini yitirmiş umutlarım sarı bir mevsim düşer ömrümün yazgısına,dağılırım karanlığın ilmeği dolanır boynuma nefesi kesilir baykuş ötüşlü uğursuzluğumun ellerimin içler acısı sefaleti gülümser hain hain mutluluğun bu aç seslenişi büyüdükçe kurban veriyordum ruhumu kendimden uzaklaşarak her şey anlamsızlığın içinde eriyip gitmekte bir yangın alev alev umutlar yanmakta canlar mavi bir duman göğe uzanmakta elem veren bir yangın manzarasıydı bu yıldızlar yere inmiş ağıt ağıt ağlıyorlar bir yıldızların sesi birde yüreğimin dinmeyen feryadı sac üzerine vurulan çekicin gürültüsü gibi çın çın çınlıyordu sağır kulaklarımda bu ölüm yangınından paramparça çıkardılar beni işte! Saçlarım, cam keskini bakışlarımla gözlerim işte! sonunda susmayı öğrenen dudaklarım bakın! orada ölmeyi öğrenen kalbim ve usumun cinnet geçiren gülüşü çıkardılar beni ya artık ömür ellerimde yanık bir takvim Güz Yaprağı sancısı |