KENDİME KAÇTIĞIM VAKİTpalyaço... Sokrates felsefe sürecek birazdan geceye iyimser bir yunan esansı kokusunu sürüp üzerime Platon kaşkolumu takar çıkarım mağaramdan ceplerimde mutlu aşk yoktur ile selamlarım Aragon’u sancılı bir karanlık olacak sanırım ve edebiyat yağarsa başıma tanımadığım bir kadına ilanı aşk satabilirim birden irkildim karşıma düşen sokağın yüzü ölü bir falcının süzülmesini vurdu gözlerime boşluğuma yumruk yemiş gibi kapatıyorum kapıyı üstümde kör dilencinin bakışları ağır zatürre adımlarla çıkıyorum yolun kenarına çökmüş Pandora ahlaksız harfler kazıyor toprağın karnına sanki kılık değiştirmiş güzel göründü bana sımsıkı araladım gecenin mahremini Meryem’in rahmine kapatarak ayin buğulu bir İsa bulut ıslıklayarak iniyorum yağmurlu kentin kadın tenine sağa sola zıplaşan sahipsiz ruhların gölgeleri karnı çıplak ayın ışıklarında mutluluk kiralıyor şarkılara birazdan melodiler düşer tütün ağacından başlar kimsesizler korosu keman eşliğinde hu çekmeye ve daha değil daha var şairlerin kalemlerinden şiir çalmama önce dinleti kusmalı korkunç mısralarını göğsüme bir uzak sevişme canlansın ardından gök cemalinde sonra saklandığı öyküsüyle bir kadın çekerim yıldızlardan ancak kendini bulur şiir hırsızı ruhum ve dalgın şairlerin alkollü dumanlarına sarkıtırım yüreğimi en kangren olanlarından bir kaç tane zulalarım aklıma depresyon akıntılı denizin yamacına sığınıp şah damarıma yazarım çalıntı duyguları sonunda kentin seyir defteri geldi kadavralar seferini özetlemiş ulu geçmiş tüm olasılıkları tozlu raflar caddesinde bıraktım şimdilik yazılan ölülerin parçalandığı zamana odaklanmalıyım biraz kentin berduş tembelliği duruyor zaten sokakların paslı tabelalarında mevsim çare bilmez soğuk basıyor ete dipsiz yolculuklara uğurlanıyor özlenecekler ekmek arası satılan umut bir lokmada yeniyor kir pas içinde kalmış yansımada bekleyenler beklemekten yorgun gelmeyenler gelmemekten pişman ve irin akıntılarda yıkanıyor uykusuzluklar saat yelkovan ile akrebin seviştiği susmada şiirde çalamadım şairlerin ölümcül müptelalarından sayısız tütünü öldürüp ezdiğim ezan vakti artık üzerime peri gibi yapışmış küllerle en büyük yalan iyiyimi alarak dilimin çapalama acısına kayıp yalnızlıklar türetmek farz oldu gerisi çoğalmış sünnetler tanrı günah yazmasın yavaşça ölü taklidi yaparak geceye lanet okumalıyım...karanlığın batsın... susmalarını çığlığa aks eden seyyahlar gecesi... |
şiirde çalamadım şairlerin ölümcül müptelalarından
sayısız tütünü öldürüp ezdiğim ezan vakti artık
üzerime peri gibi yapışmış küllerle
en büyük yalan iyiyimi alarak dilimin çapalama acısına
kayıp yalnızlıklar türetmek farz oldu
gerisi çoğalmış sünnetler
tanrı günah yazmasın
yavaşça ölü taklidi yaparak
geceye lanet okumalıyım...karanlığın batsın...
susmalarını çığlığa aks eden seyyahlar gecesi...
OKumaktan keyif aldım sevgilerimi bıraktım sayfaya
_____________________________________Kalemin susmasın;