Göz Uçlarını Gördüm Ormanların
camın içi içime akan yol
yollar cücelerin ve kıyısından küçülen evlerin bacasında yolculuk eden dumanın hızla kayboluşunu kutlayan uzun leylekler ve onların kırmızı ayakları ya bir masal kitabının içi ya da dünyaya sığmayan bir hikaye gibi niçin uçuyorlar diye gök yüzüne sorduk mu hiç beyaz saçlarımı okşayınca sürüler konvoyundaki bütün mutsuzluklar kayboldu şimdi seni bu büyük şehrin uğultusundan çekip tarlaları upuzun bir maviyle buluştursak soluğun tükenene kadar koşarsın değil mi ilk çağın ilk ışıkları gibi sürüklenirken tepeler sırtım bulutlara değse uykum gelmez heyecan ipini salar hangisini tutsam deniz ölülerin kımıldanan elleri kıyılara çarşaf serer tertemiz çabuk tünel siyah düşlerini koyar önüme korku karanlığın içinde kostümlerini giye dursun göz uçlarını gördüm ormanların parlayan ışıltılarını kirpiklerime değdiren hasret ve neyi özlediğimi bilmeden uyumuşum aniden kırmızı patikalar bakın ben geldim kalbim vadilerin gürültüsü omuzlarım yük altında bir meyil eğil de yeşil dudaklarından bir kez daha öpeyim. |
geçen yazdı..memleket kokan yollara düştüğüm.
bir gelincik tarlası ki alabildiğine göze efsûn.
kollarım açtım sonsuza.
koştum koştum koştum
soluksuz kalana dek koştum.
.gelincikler içinde ben bir kuştum.
~~
rengi kokusu ne güzel bir şiir bu.