Ünlem'i siz şiirBen: Payıma düşen acıları günle donanırım İçimdeki tûfan kabardıkça kabarır Su’ sar çiçekler; susar derelerde şakırdayan su Sarı şimşekle dökülür ebr-i nîsân Kan yaş olup Sükût’u, suskuyu örter Âh’ı vurur bulutların ihtiramla Söz zambak olur toprakta Umutla beklerim zafer meşalesini Umutla beklerim bayrağımın ilelebet şavkımsını Yarın olur tayfla selamlanır dağlarım Arzudur bakışlarım aydınlıklara İri bir taş seçip aşk adına savururum dalgalara Ve seyre dalarım; ta ki batana dek Su devinimini yitirdi batmakta ruhum ve gölgem Karabatak seslerine titriyor dalgalar -belli öykünüyor- Yaşamak mı; Helede tepelerde öterken hücum borusu Kızıl yelelilerin nal sesleri kuşların ensesinde Girift bilmecelere sarılıyorum -nasıl yaşanırki- Hududunu çiziyorum eskiyen yeni günün Bu şehir d/ar geliyor Acı, tuz ormanına kaçıyorum Bekliyorum fısıldamasını rüzgârın Dağılmasını sisin Unutulmuş mevsimlerin güz dallarında açmasını Kumrallığında akşamın. -sabırla Kendimede soruyorum sizede soruyorum Neden düşman olunur özyurdumuza çözemem Neden manolya kokusu yok gecede Neden güneş ölgün doğar Neden kavga olmadan selâmete erilmez Neden hep hilal içre, kederli akşam Neden ezel ufkundan düşer heybeler dolusu yıldız Neden duldasında gözlerinizi öper bir fecirle Neden nedamet dersiniz her gelişe Neden yüzüstü düşer gözbebeklerinden bir dünya toyu Neden râm oluyor ateş’te simsiyah is kaplıyor bu sünger gibi yumuşak yürekleri Neden. |