SUSMAK...
Bilmem bu hangi ızdıraptır yine vurur beni derinden
sorarım şimidi tüm bu uçan martılara ve usul usul esen acıyı böğrüme getiren rüzgara ve ardından kocamış yaslı çınara.... gelmez cevap yarı aydın gecemden beklerim gemiler çoktan gitmiş bu limandan ne garip ne garip böyle yalnız kalmak kalabalığın içinde sessiz bir çığlık olmak gürültünün içinde... haydi kalk yerinden ey yorgun beden sırtlan yaşlı ruhunu ve al yerinden unutmadan bin yılların hüznüyle dolu heybeni al ve yürü... biliyorum bu akşam sana ne desem bir boşluk ve bir hiçlikten öteye gitmeyecek kalk ve yürü... biz çoktan bırakıldık burda ufuk kayboldu görmüyor musun burası çoktan yetir(il)mişlerle dolmuş haydi kalk anlamsız artık sessiz bağırışlar bu gidişin ardından... gelmez gemiler çoktan gitmişler... evet bize kalmişti tüm ayrilişlardan sonra tüm suskunluklar bu değiştirilemezdi zaten zordu da buna asi olmak bilmez misin hiç mi söylenmedi sana bir acıyı ancak bir başka acı dağlar hiç mi duymadın boşluğa bağıriş boş... haydi kalk ey yorgun beden yeter artık bu genizde göl gözyaşı... kalk ve gidelim belki çaresi şu yoldadır haydi yürüyelim... 11.01.2008 Çanakkale... Yolcu... |