2
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
833
Okunma
Bu bir yolculuk hikayesi
Başı, sonu belli olmayan...
Dedi bir vaka’i nivist..
Dinleyelim...
Ve perde açılıyor...
Bütün yalnızlıklar Ruh’uma...
Kelimelerin en dibi uçurum...
Her sözcük uzun bir sokak
Ve hangi sözcüğü alsam elime
Uzun bir yol..
İçinde binyılların hüznü...
Bir çiçek
bir bulut
bir kuş...
Masmavi gök..
Ve umut..
Sokağın, aşkın ve yiğitliğin
bir sesi olmalı...
Bir rengi...
Belki bir yolu...
Ama nedense
Hep bir uçurum...
Geçtiğim bu sokak, bu yollar
çok tanıdık...
çoçukluğuma tebessüm ediyor,
dedi bir adam
ve bu yol...
gül ve demet...
dedi bir kadın...
Ve o ezgi
Her yerde...
Günler ışığın içindeki güve
Kozası erken yırtılmış tırtıl
Kanatsız kelebek ne yapsın...
Ve ikinci perde
Gecenin bir anı
Dünyanın ücra bir köşedinde
Bir ses...unutulmuş...
Bağırıyor... Çığlık çığlığa ...
Yol
Yol
çok uzun...
İçim’in tüm kaleleri
Zaferin ve karanlığın
Demir’in ve altının
Suyun ve çekicin
Ve keskin bir kılıcın
Çok eski bir ezginin
İşgal günlüğünde...
Ve eski bir savaş meydanından..
Bir asker...
Sevglim dedi...
İçimde vuruldu...
Sormayın...
Gün eski gün...
Zaman hep aynı...
Akrep hep yelkovana
Sevda...
Bundandır...
Şarkısı bu saatin...
Bitmez...
Ve bu hikaye de...
.
.
.
Yolcu...
İstanbul...
onekimikibinyirmi...
5.0
100% (4)