SEVGİLİ..ayin başlar aşk düşer kutsal sessizlikten... döşemenin gıcırtılı sözcüklerini rehin aldım boş beyaz hayallerden yaptığım ahşap sayfalara yazıyorum seni keşkenin hiç uğramadığı dokunaklı harflerle gözlerine açıldım bulanık geceden geçerek saydam bir düşün sol yanına demirledim kayıp kentin yalnızlığını.. dışarıda saçaklar içinde durmadan akıyor ferfecir gözlerinin rengini sabitlediğim ve dokunması imkansız bir kibrit çöpü alevi oynaşıyor perdenin soyut halinde ayrıntılar daha ilk çağ filozoflarını arşınlarken duvar yazılarında saçlarının avuçlarıma dolduğu anı büyütüyor Nuh peygamber dahası alev küçülüyor kibrit ucunda ve ne filozoflar nede Nuh geldi sana yitirildiğim zamana... ne kadar anlıyorsun beni yani yüreğinle dertleşirken adımı sayıklıyor mu acaba sessizliğin bütünüyle kavrayamadığım sen büyüdükçe sayfaların tarihinde üstüme kapaklanan basit bir öz güvenin altında kalıyorum kalkıyorum ardından saniyelere sığıyor suskunluğum ve sonra bas bas bağırıyorum aklımın zaafında seni... koridorun ucundan gölgene bakıyorum yeni doğan bebeğin ağlaması gibi o kadar saf o kadar bilmiyorum kendimi usluca seviyorum işte hüzünlü , acıklı , savurgan bilgelik dağılıyor erken saatte sana uyanan gözlerime her yer bildiğim gördüğüm öğrendiğim hayata dairler oluyor sen uyanıyorsun sonra beynimin seyir defterinde uzak ülkelere göçen gemilere martılar biriktiriyor yüreğin dalga kıranlar suları öperken yakın kıyılı vakitlerde senin ruhunda sevda soluyor kayaların yosunları... ve yağmurlara sarılıyorum kurak düştüğümde sana içim kışkırtıcı bir mevsimin melodram anısına sığınıyor anlıyorsun diyorum beni artık, anlıyorsun baktığından çok görüyorsun beni iyi huylu bir düşün yıldızlarını topluyorum sana seni sevdikçe içimde koşuyor uçurtmalar bir yanım gök bir yanım yer ve koynuma saklıyorum gizlediğimi... aşk suskunluğun harflerinden çıkıp gelecek sana ve bana.. |
saygımla