DİRENÇ ÇİÇEĞİ....özgür!! serçe zamanı pencerenin deşifre edilmemiş o körpe yalnızlığına ayır kendini göreceksin gördüğün hiç bir zaman görmediklerinden öte ve anlayamadıkların kadar geniş ve muazzam düş kurabilirsin elin demir parmaklıkları tutarak güneşin yarısını alarak içine sessizce bağırabilirsin özgürlüğün mavisine gülümse be inadına inadına tükenme rutubet kokusu yarı açık esarette... daha dokunmadığın bir sevgili var notlarının arasında çocuk yaşında özlemlerin var gökyüzünü acıtacak kadar ve hesapsızca yaşamlarını sayıkladığın kentler var ömründe gitmediğin uzaklarda.. içi dışı acılar dolu susmaların var bir meşe ağacının altında sohbet ettiğin hayallerin var hepside arsız ışıklar vahi indiriyor beyninin bükülmez bileğine renkler bağdaş kurarak arkadaş ilan ediyor kendilerini ve sen tek tek gözlerinden öpüyorsun onların ağlamam geliyor sana inadına nasılda türküler söylüyor kavgan ağladıkça utanıyorum dağlardan ovalardan kentlerden köylerden sanki bilincinde aşık oluyor sınırı olmayan ülkeler bir genç kız uzun havayla karışıyor kirpik uçlarına bir delikanlı sağında halay solunda horonla okşuyor saçlarını avuçlarının içinde saklanıyor anne sakallarında yorgun baba ve bir halkın direnci yüreğine uzak mektuplar gönderiyor... küçücük pencereden karanfiller getiren baharların olur yağmuru bereketli ardı yıldızlarla dolu bir evren koşar bir yaz akşamında sana kuru yaprakların örttüğü toprak kokusunu verir duyumsama na bembeyaz örtüsüyle dağlar sıralanır halklarının umuduna ve bir dinç çiçeği fışkırır inadına inadına..... düşmeyenlere............ |