KARANLIKTA...yine umutlarını büyüt her şafak attığında.. çıkarım acıklı bir düş mavisinin kırsal sabahında yola bulutlar daha gözlerini ovuştururken ve acılar pişmeye başlamadan tandırların ateşinde berduş yüreğimle bir demlik çayımı içer alırım payıma düşeni susar iklimin yaralı çocukları geride sallanan bir el bile bırakmadan başımı koyarak umutların koynuna adımlarım özgürlüğümün tanığı toprakları çıkarım ağır voltalar tutmuş geceden kalma bir sabah arkama dönmenin ürkekliğinde yolu gözlerim usulca bir yanım kayıp bedenler sağanağı bir yanım anneler dolu bin yıllık acı gözlerime azıcık batan yalnızlığın kavgası yavaşça ayaklarıma öğretirim özgürlüğümün topraklarını.... sonra cebimden çıkartırım militan umutlarımı dağıtarak tarlaların rahmine geçerim dudaklarımda bir devrim gülümseyişiyle ağır soykırımlar acıtır tamda göğsümdeki vatanımı yine toparlayarak dünyanın saçlarını sınırsız cümlelerimde kayalıkların bağrından süzülen yarınlardan yudumlarım kana kana.. o kadar yorgunum ki artık yüz yıldır yürüyorum kentlerin terk edilmiş umutlarında biliyorum kanayan onca yıkılmış hayal var dört bir yanda ve göğsüm çapraz cesaret kuracağım yıkılan tüm umutların sonsuz rüyalarını.. insanıma... |
yarın umutları....
hep umut ettik ,umut ettiler.umut edeceğiz...
dedemiz ninemiz,babamız anamız,şimdi de biz ve artık çocuklarımız....
canavar gittikçe büyüyor ,ama hesaba katmadıkları bir şey var
umutlar da büyüyor ve devleşecek bir gün ve o zaman canavar kendiliğinden küçülecek.
saygımla.