UMUT...eğri büğrü vakitler.. başkaydı topu topu evvel zaman masalları büyürdü göçlerin zakkum ağaçlarında bir duman ve yıkık bir tütün sarısı kaplardı geceyi boşluklarda yüzen enteresan umutlar düşerdi denizin sularına ben yorgun bir aşkın sahipsizliğinde ağlardım yağmurun o inatçı ıslak kalabalığına karşı... uyuklayan trenler geçerdi sabah ezanına rast gelen havalandırmalı hayatlar görürdüm pencerelerinde bazen küçük bir çocuğun hiç tanımadığım elinde tadardım pamuk şekeri bulutları genç bir kız zatüreli sevdasından son uykusunu salardı umuda çeyrek kalmış yelkovanla akrebe.. ağlamak kadar keskin bir şüphede bulurdum bazen kendimi sazlıklardan havalanan göç yollarını karşılardım göz yaşı vakitlerde adsız romanlar yazardım gün dönümü suskunluklara ve koynuma doldurduğum yıkıntılarla mavi vadilere giderdim kimselere duyurmadan... kırsal şarkılar besteledim başımın dik rüzgarlarıyla şehrin duvarlarına yakışan notalarla söyledim avaz avaz caddelerden geçen sonbaharları iliştirdim mısralara ve kışın o puslu havasında denizin üzerine yazdım şiirleri ayrı düşler kuran insanların avucunda gizledim umudu yorgundum biraz birazda kendimden uzak türlü türlü yaşamlar gözledim gecenin en suskun anında eridikçe ruhumun kasvetli yalnızlığı hiç pişmanlık duymadan koca koca resimler çizdim yoksulluğun vatanına ve son bir mektup yazdım yüreği katar sevdalara.. umudun asla yok olmadığı dünyaya... |
hiç bitmez,zira bittiğinde hayatta biter. saygımla...