KIRK GÜNLÜK KALANA
Lanet okuyorum şimdi,şu an insanlığıma
Ölüm Kırk günlük bir bebeğin selamında Vebal olmuş yanıyor omzumda Batıyorum ruhuma Satıldık Çok, çok önce yeşil gözlü yalanların puştluğuna Dinle, Bebekler konuşmaz sanırsın di mi aklınca Ne diyor bak Morarmış ,minik dudaklarının ahlakından Bebek; Cennet ne ki ey görmüşler,gün geçirmişler Diliniz yakındı sizin Allah’a,gönlünüz şeytan Donmuştu bedenim Melek miyim ben şimdi şarlatanlığınızın lügatında Ne ırmak akar bu soğukta Ne yaprak uğrar ağaca Kuş dediğin benzer bana Onlar,kuşlar yani O kırlangıç,o turna Onlar şimdi uzaklarda... Anne Hadi,kanat tak bana Uçayım bir kezde olsa Bir kelebek uçsun saçlarımda Anne, Selam söyle babama O yüreği yaşlı,ömrü genç adama Üzülmesin,yaslanmasın asker ocağında Satılmadınız üç çuvala De ki ona, Üşümek yok Üşümüyor ellerim ve acıkmak yok buralarda Bitirsin vatan borcunu Düşürmesin beni nöbet soğuğuna Söyle ne olur Üşümüyorum ölümün toprağında Anne,yeter çık artık O anne gözlerini yakan ırmaktan Sen bari hatıramı yakma Misafiriz bu kahpe dünyada Çiçeklenecek umutlar bir gün Ölüm onları da O aymazları da aldığında Ahım dolanacak boğazlarından geçen her lokmaya Anne,unutma Hep kırk günlüğüm Hep bebek kalacağım onurun toprağında Anne, Anne ne olur ağlama... S.Y |