DUVARLAR
Daldırıp bilincimi yüreğimin mahremine
Yıkıyorum bir duvarı Anılar çıkarıyorum günün yüzüne Çocuklar geçiyor sıra sıra Çocukluğunda kalmış çocuklar... Bir bebek,bir uçurtma,beş tane taş Sesler duyuluyor her yanda Savaşları kutsayan tiz sesli naralar Ve su,duru ve ekmek,cüretkar buğusu Ve toprak, Ki Karasından doğar hayat Barışa dairse, çekik gözlüdür umutlar Unutmuş aşkın şarkısını annem Ağaçlara küskün Kadri bilinmeyen onca bahar Duvarlar, Hep duvarlar Duvarlarında ölüme yaşar bir sürü can Duvarları nedense yaşlandırmıyor Ne acı,ne gam,ne de kan Mıh gibi çakılı havada hepimizden biraz özlem Ve ben Nefeslerinizi üflüyorum tüm ölmüşlüğünüzden Diriliyor canı yanmış bir keder Martı gibi biraz Ama değil Kanatları olsa,hep mavi olurdu rengi Gözleri beyaz,bembeyaz Elleri küçük, sıcacık Martı biraz çocuk sanki... Okşamak istiyorum saçlarının geçmişini Öpmek kırılganlığından yüreğini kulağına sevginin kelimelerini fısıldayıp Uçurmak yüzümün özgürlüğünden göğe Ki dirilelim önce biraz Ve sonra öldürsün yine bizi Yeter ki yıkılsın duvarlar Saadet YILDIRIM |
Öpmek kırılganlığından yüreğini
Mırıldanıp kulağına sevginin kelimelerini
Uçurmak yüzümün özgürlüğünden göğe
Ki dirilelim önce biraz
Ve sonra öldürsün yine bizi
Yeter ki yıkılsın duvarlar....
kutlarım bu güzel dizeleriniz için