Şahsi Yalnızlıklarım-1Dilimin altında sakladığım eski bir lisandır aşk Kursağımda takılı kaldı yalnızlık Kabuk değiştirirken bile utanıyor artık yılanlar Gidişinden Yağmur yağıyor Gökyüzünü bir bardağa doldurmuş çocuklar senden sonra Gözün gözü görmezden geldiği bir yerlerde Kaçak yolcuların atıldığı gibi atılıyor yıldızlar el altından Burada olsan ’Bulutların yaş günü’ der Yakardın bütün mumlarını Sırılsıklam bir ateşe darılırdın sonra Uzardı gece.. Mutluluğu zenginlikten fazla isteyen insanların cepleri deliktir Ve aşk;bir define haritası gibidir Adım başı ayrılığı kazarsın Umut işte... Bir mezar taşına sahip olmayan ölüler cesetten sayılmaz! Kelebekleri gömdüğüm zamanlar okuma yazma bilmiyordum henüz Büyüyünce öğrendim! Sonra; Gidişin ve hiç dönmeyecek oluşunun arasında hıçkırığa tutulu şiir Gidenlerin arkasından susmak da ağlamak kadar günah sanki Günahımın karşılığı mıdır yaşadığım? Yoksa yalnızlığımın acısı mı? Bilmiyorum! Ölüm dediğin kalanlara mahsustur oysa Gidenler için yeni bir hayat hep önceden düşünülmüştür Ölüm dediğin; devrimidir yalnızlığın Yalnızlık; sadakatin eseri Sadakat; insanlığın İnsanlık: ? Neyse! Senin suçun yok Bu mevsim soğuk olur banklar İnsanlar soğuk Ve kaldırımlar kimsesizdir bu saatlerde Herkesin evine döndüğü saatler bunlar Yaşanacaklar kim bilir kaçıncı kopyasıdır mutluluğun Acının tekrarı olmaz! Susanlar ödüllendiriliyor Gürültü yapanlardan ise bir haber yok henüz Bütün sokak satıcıları alıkonulmuş İçli bir şarkının tam ortasından kesilmiş gün İyi huylu bir tümör gibi duruyor yıldızlar gökyüzünde Kuşlarda biraz yükseklik korkusu Göz kararı bir ölüm Ve sahte bir ışık! Tek gözlü bir dilenci medet umuyor acıdan Toprağın ayrı bir havası Rüzgarın ayrı bir kokusu var Muhteşem bir zulüm gibi her saniye Adım atacak hali yok zamanın Kutsal bir Veba Üç maymun İki insan Ve bir şiirdir aşkın yüzölçümü Hazırım kendimle yüzleşmeye Ki kimsenin ihtiyacı olmak istemiyorum artık Zaten sigara dediğin karanlıkta yakılmalı Günün acıdan bir bok anladığı yok... |