god's assumptions Iben orda yarı yarıya Tanrıyla konuşurken bileklerimi kestiğim o ikindi günü kutsuyorum eskimiş bir kitabın, yırtılan bir sayfası kadarım ruhumu bir eskiciye satabilseydim kendi fahişeliğimi, kendim yapardım cumartesileri başımı önüme eğilişiyle yürürlüğü girer Tanrı’nın yordamın bir iskemle koyarkene kas katı keşilmiş bu bedeni acının feraget ettiği dakikalarda kurtardım bu dünyanın bir var sayımıdır ölülerin kokuları misketlerin oynanmadığı zamanları andırıyor o sevişmeyen bedenler karamsar sonbaharda vaziyet kötüye gitse de herşey kıçımızın dibinde büyük bir kararlılıkla kesebileyim yüzümü Tanrı’nın bir olduğunu kendime kanıtlayabilirdim yırtılmış bir kitabın anlaşılması güç bir kelimesiyim yüzümün ağıran yerlerimden döküyorum duygularımı fazlasıyla ölürken geceleri koca bir hiçlik yüzünden sigaramla sevişebilirim Tanrı’nın adını koymadığı bir güne yaklaşırkene yeniden doğma peşindeyim ana rahminden çıkarken o sabah adımı bir köpek adından almak isterdim ve yaşadığımı o düzensiz asfaltın rengi ölümün rengine benziyor günden güne kararlaştırılmış bir hakimin gözü önünde yırtılan bir bedenin on iki yerine dikiş atılmış hazin bir öyküyüm bu aralar ve rönesanstan kalma eskimiş bir aynanın kırılmış yerini andırıyor kaburgalarım |