Deniz Masalı
geceyle ışığın dansı
dahası uzaklardan gelecek gemiler yanaşıyor rıhtıma arzular ve kalabalıklar dalgalar ve coşkusu ıslak güvertelerden ve kırılmış direklerinden bahset kaptan köpükler sıçrarken gök yüzüne yalvaran bulutlardan bahset evet çok zor oldu aşağı doğru çekilirken yeşil rüyalar içimizde balıkların uğultusu çaresizce çırptık ellerimizi yüzgeçler yüzdü nedensiz kıyılara ve kanatlarıyla öpüldük uykularımızın baygın bu deniz masalında karaya vuran bedenime ilk ışık ıslıklı bir rüzgarla uyandırdı anılarımı kumsal sessizliğinin şarkısı içten bir martının çığlığı ve kirpiklerimde sıcacık güneş onca dağ çiçekleri ve kırların arasında kaldığın için sakın onu özlediğini söyleme nasıl olsa kendi kendine konuşan bir ağaç buldun yankılı kayalıklar ve mutlu olma sevdası o kadar çabuk geçiyor ki ayın aydınlığı çok parlak evet ama sen kimsin bırak yalnızlığımızın korkuları savrulsun karanlığa içimden çekilen ızdırabın bağırtıları dinsin sus konuşma artık sen sen ben değilsin hiç yoktuk zaten hala denizin altında fısıltılarla konuşuyorsun ne kadar uzun değil mi ölmek dibe vuran sırtının acısını duyana dek. |
Buraya takıldım düşünürken üzerinde şiirinizin.
Genellikle yön ve içerik birbirleriyle iletişim halinde olan insanların karşılaştıkları şeylere istinaden şekillendirilir, çoğunda da tercih meselesi olarak düşünülebilir.Öyle ise eylem rolün doğrudan bir ürünü müdür ? Yoksa uzak mıdır ?
Bence şiiriniz bu kapsamda sistemin ve öteki bütünsellik olarak sunulanların yetersizliklerine işaret ediyor.
O kadar çok detay var ki bu şiirde, muazzam biçimde sonuca bağlanarak sunulmuş tarafınızdan... Canı gönülden tebrikler.
Dostlukla