AŞKSIZ TANRILAR.
Mürekkebi tamahkâr bir kalemden
Var gücümle ohlayarak, Ucundan döktüm heceleri, Elini omzuma at kadın, Saçlarımı okşa Başımdaki bitler üşüdü bak. Seni Cefakar bir annenin memesinden eme eme içime çektim. Darağaçlarına dar geldi boynum, Ehli değildim şiirin, Aşkın ehlileştirdi hoyrat mürekkebi, İflah oldum. Kimsesiz bir peronda Beklerken seni, Maviye yeltendim. Düşler biçtim diz boyu, Hasat zamansız. Bir pazıl disipliniyle Art arda dizdim acılarımı, Ve güneş kendini kasarak doğurdu aşkını, Devasa bir şölen eşliğinde, Biliyorum, İçimde kederli bir müsamere oynar, Bir parçası eksik Ön safta cemaat, Çocuklar ellerinde bayraklarıyla, Gürültü patır patır. Tüm gücümle sesimi atomlara bÖldüm Duysan, Kilosu ucuzdan efkârı, Göğün değirmeninde öğütsek. Yada sen kapat gözlerini, Ben saçlarına şefkati sürsem, Yumsan gözlerini, Öpsem, Bir çift ölü kuş havalansa, Beğensen sana naylondan yaptığım yüzükleri, Gitsek, Kimsesiz kavimlere umut. Ölülere rahmet… Tanrı’nın katında Sırata eşik bir bankta, Oturduk bir melakeyle, Senden bahisle: Açtım tüm divanı, Astı/mı kederli burnumla çektim, Günleri geriye, Ciğerimden indim, Ayak uçlarıma, Her köşe başında bir damarın, Seni toksinlermiş, Tanrı aşkına Nuh dedim Peygamber dedim, Gel. Gel ki, Araf muallaktan düşsün, Gel ki, Yıkılsın yalnızlığın abidesi, İblis kötürüm olsun, Dünya engele ibret, Gel ki, İmanım itikada ersin, Gel ki, Dava açalım kadere, Bir iğneni deliğinden geçelim, Dikelim tüm acıları. Nöbetçi_Piyanist |